Devlete ne kızılır, ne de ondan acele etmesi beklenir.
Zira devletçilik denilen şey, özünde vakarın, sağduyu ve hukukla olan sabrın adıdır.
★
Adeta su gibidir devlet…
Kendi mecrasında aktığında hayat verir lakin yönü saptığında karmaşa başlar.
İşte bu yüzdendir ki devlet, kendi sürekliliğini mutlaka sağlar.
Arada, bazen aksaklık varmış gibi görünse de bu sonuç hiç değişmez.
Tıpkı yatağını bulan su misali, devlet de illaki kendi dengesini bulur.
★
Yani bazen olur…
Adaletin yönü sanki şaşmış gibi görünebilir.
Sular başka yataklara akar, hak ile hukukun çizgisi az-biraz silikleşir.
Hal böyle olunca insanın içine tereddüt çöker, güven duygusu sarsılır.
Yine de bu durum adaletin yokluğu anlamına gelmez.
Zira hakikat, tıpkı derenin suyuna kavuşması misali, hak sahini mutlaka bulur.
★
Demek istediğim hiçbir şart ve durumda umutsuz olmamalı.
Gerçekler, bazen dolambaçlı yollarda sabrımızı zorlayacak şekilde aheste aheste ilerler fatat menzilini ıskalamaz.
Diğer taraftan…
İnancımız da odur ki;
Her yanlış, vakti geldiğinde sahibiyle yüzleşir.
Yeter ki hak peşinde olanlar, vicdan terazilerini bozmadan yoluna devam etsin.
★
Hayat, sabredenleri unutmayan bir düzendir.
Ve bu döngüde, adalet dediğimiz olgu sabrın meyvesidir.
★
Bazen bekleyeceğiz…
Bazen susacağız…
Bazen içimiz yanacak, yine de ses çıkarmayacağız.
Fakat bunları yaparken görmezden gelinenin, duyulmaz sanılanın bir gün herkesçe görüleceğini bileceğiz.
Finalde, yani hak yerini bulduğunda, sessizliğimizin ne kadar gür çıktığı anlaşılacaktır.
Yeter ki yolumuzu, duruşumuzu terk etmeyelim.
GÜN GELİR HESAP DÖNER…
“Keser döner, sap döner…
Gün gelir, hesap da döner.”
Bu öylesine dillere dolanmış kuru bir deyim değildir.
Yani mazmunu derin, hikmeti boldur.
★
Zira hayat dediğimiz, sürprizlerle dolu bir devrandır.
Ve bahse konu bu düzende, bugün koltuğa hükmeden yarın kapı önünde sıradadır.
★
Ahir zamanla ne kadar ilişkili bilemiyoruz ancak, nedense bugün makamlara oturanların çoğu, sandalyeleri kendi mülkleri zannedip
“Doğru bende, haklılık bende…” naraları atmakta.
Ne var ki, hakikat değimiz şey kimsenin tekelinde değildir.
Yani sırf makam sahibisiniz diye akıl size tahsis edilmez.
★
Kalabalık tribünlere aldanmamak lazım…
Nihayetinde ne alkışlar uzun ömürlü, ne de yuhalamalar ebedidir.
★
Bugün size selam duranlar, yarın sırf selamınızı almamak için kaldırım değiştirir.
Bir başka deyişle, sular yükseldiğinde karıncalar balıklara…
Sular çekildiğinde balıklar karıncalara yem olur.
Hasılı…
Biz yine şöyle dostça, tane tane söyleyelim;
- Her gelen, gider.
- Her söz, biter.
- Her hüküm, tükenir.
- Her övgü unutulur.
- Her yeni eskir.
- Her yergi ve güç, gün gelir silinir.
Dolayısıyla efendiler, her devrin bir sonu, her perdenin bir kapanışı, her gösterinin de alkışsız bir vedası mutlaka vardır.
Unutmamalı…
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”
SİZE DE HAYIRLI CUMALAR!
Sıkıntıda ortadan kaybolup, keyfe ortak olmaya gelen çakma dostlar; Size de hayırlı cumalar…
Dostluğu paylaşmak değil, kullanmak zanneden sahte gönüller; Size de hayırlı cumalar…
Gülerken yanına koşup, ağlarken sırtını dönen vefasızlar; Size de hayırlı cumalar…
Selamı menfaate, yakınlığı çıkara bağlayan yüzeysel arkadaşlar; Size de hayırlı cumalar…
Yanındaymış gibi davranıp, ilk fırsatta arkadan hançerleyen sözde dostlar; Size de hayırlı cumalar…
Seni, sadece işine yaradığın sürece hatırlayan hesapçı tanıdıklar; Size de hayırlı cumalar…
Hal hatır sormayı külfet, çıkar için aramayı görev sayanlar; Size de hayırlı cumalar…
Yokluğunda sessiz kalan, varlığında gürültüye gelen çıkarcılar; Size de hayırlı cumalar…
Seninle büyüyüp, seni küçümseyen nankör akrabalar; Size de hayırlı cumalar…
Samimiyeti bozmayan, darda unutmayan, yanında değilken bile vefayı kalbinde taşıyanlara sözümüz yok…
Cumanın bereketi onların üzerine olsun!
★ ★ ★
Yazmak iyi gelir.
Bana;
“apektas6161@gmail.com” adresinden ulaşabilirsiniz.