Ne siyaset, ne ticaret, ne geçim, ne de seçim…

Toplumumuzdan…

Daha doğrusu, insanlıktan konuşacağız bugün.

Vatan bildiğimiz bu toprakları çoktan terk etmiş gelenek/göreneklerimizi, örf/adetlerimizi, daha da mühimi erozyona uğramış ahlaki durumumuzu yatıracağız masaya.

Gerçi.

Meselenin masada kalması muhtemel ama olsun.

Allah’tan ümit kesilmez diyelim.

Neyse.

Mübalağa bir yana…

Var olmuşluğuyla her zaman gurur duyduğumuz ne ecdadımıza, ne de hakkında olumlu tek bir cümle kuramadığımız batıya benzemekteyiz artık.

Laf hokkabazlığı olsun diye yazmıyoruz inanın.

Televizyonlardan izleyip, gazetelerden okuduğunuz…

Bunlarla da yetinmeyip sokaklarda şahitlik ettiğiniz üzere, toplum olarak çok değiştik.

Değişmek tabiri bir yana…

Gen kodlarımız parçalandı, mutasyona uğradık desek anca.

Nasıl mı?

Nasılı şöyle:

Varlığımızdan kazıdığımız insanlığın, evrensel tanımını değiştirdik el birliğiyle.

Tüketim odaklı sürdürdüğümüz yaşamlarımızda, tükettikçe tükenir olduk.

Sırf birbirimize karşı daha vefasız, daha merhametsiz, daha nankör olabilmek için doğrudan vazgeçtik kendimizden.

Kimse boşuna kızmasın.

Görünen köy aynada...

Yalanın bini bir para olmuş toplumumuzda.

Nitelikli üçkâğıtçılıkta nam salmışız âleme…

Eskiler çoktan eskimiş.

Ağlayanın malı, kahkahalarla yeniyor artık.

Hem de ulu orta, şöyle göstere göstere…

Yapılan haksızlığa, yanlışa dur demek fedailikten beri, enayilikten öte sayılmakta.

Umut kavramına o kadar açız ki…

Başkasının ki nasıl sömürülür, nasıl heba edilir dünya bizden öğrenip, bizden duymakta.

Memlekette her Allah’ın günü garip garip işler, garip garip vakalar.

İmamından âlimine dolandırmayan, dolandırılmayan neredeyse hiç yok.

Senle benim olan bir yana, devlet malı kaskoluk.

Zira ayıbın, günahın tanımı değişmiş kardeşim.

Çalmayı, çırpmayı becerebilen için mubah sayılmakta her şey.

Bi’tek dibinin sıyrılması önlenmekte, hepsi o.

Biraz daha açarsak…

Adam boy verdiği küpte boğulmakta, bizde halâ ‘Bal tutan parmak’ lafları…

Neden?

Çünkü sonsuzluk var artık.(?)

Ölüme çare bulundu gibi bi’şey…

Kazık çakmış herkes.

Alınan nefesi sorgulamak, varılacak sonu düşünmek yalnız evliyaya has.

Nitekim ondan da çok var ya…

Orijinalini ara ki bulasın.

Velhasıl kelam.

Menfaatleriyle bir başına kalmış artık insanlar.

Eş, dost, akraba zaten yok.

Yani var da…

Sadece minarede, okunan sala sonrası…

Hal böyleyken…

Şöyle de bir tezadımız yok değil hani.

Kimse kimseyle konuşmazken, herkes herkesle samimi…

İçimizdeki dünyaya…

Manevi pusulalara gelince…

Kendince bir din yaratmış herkes.

Herkesinki doğru…

Ama doğruda cemaat yok.

Ne kadar acı değil mi?

Yaşamlarımızın, sosyal medya hesaplarına yansımasına bakın mesela.

Bomboş gelip, dımdızlak gideceğimiz şu fani dünyada kâr diye bildiklerimiz;

Bir giydiklerimiz…

Bir de yiyip içtiklerimiz.

Fazla söze ne hacet…

Görmek isteyene aslında bu bile gösteriyor ki;

Rafa kaldırdığımız insanlık, aslında tek elbisemiz.

★★★

İKİ GÜN SONRA BAYRAM

Hayra ve insanlığa adres olacak;


Nice bayramlara diyelim.