Tarihi misyonu anlatmakla bitmeyecek kadar zengin ve aynı zamanda derin bir kültürel yapısı olan Trabzon'un üç ana giriş arteri bulunmaktadır.
Birisi batıdan, diğeri doğudan bir diğeri ve sosyokültürel açıdan önemli olanı da, Zigana'dan Maçka'ya oradan da Trabzon'a inen Değirmendere vadisidir.
Her üç artere bağlanan tali yollar ile yoğunlaşan insan ve araç trafiği şehire günlük bir nüfus akışıyla aktivite taşırken, özellikle Maçka yönünden gelen insanlar etraftaki manzaraları izlerken nefes almada zorlandıkları yaşanan bir gerçektir.
Değirmendere'nin kaynağı 2000m yükseklikte başlayıp uzunluğu ise 60 km.civarındadır.
Bu derenin ana kolları ise Galyan, Altındere ve Ormanüstü dereleri olup debisi 560 metreküptür.
İlimiz için önemli bir varlık olan bu dere akıp giderken günümüzde sağlığa uygun su kaynakları yetersiz kaldığı halde,uluslararası ticarette önemi gittikçe artarken değirmendere havzasındaki çok mineralli su kaynakları bir hiç uğruna heba edilmektedir.Aslında Trabzon'un Türkiye genelindeki karşılığı olan ve ilimizi görmeden sempati duyan insanların bu güzergahtan şehire girerken büyük bir sükutu hayale uğramalarıda sürpriz olmayacaktır.
Derenin yukarı havzasındaki kollarınında kendi havzalarında çok güzellikler ihtiva ederken, Maçka ilçesinden itibaren aşağı havzadaki manzara ise içler acısıdır.
Ancak üç koldan oluşan değirmendere deresinin Maçka kent merkezini takiben denize dökülen son noktasına kadar sucul fauna (Kırmızı benekli dere alabalığı, Sazan çeşitleri, Kaya balığı, Zoo ve fito planktonlar ve su bitkileri ) gibi canlılar artık bu dere içinde yaşam şansı bulamadığından olta ve saçma ile balık avlama imkanı kalmamıştır yani Değirmendere ölmüştür ve göz göre göre öldürülmüştür.
Zira Maçka başta olmak üzere derenin kenarındaki mahallelerdende bu masum ve kadim dereye kirleticiler intikal etmekte ve hiç bir önlemde alınmamaktadır.
Sonuçta yıllarca Trabzon'un içme ve kullanma suyunu temin eden dere su kalite kriterlerinide önemli ölçüde kaybetmiştir.
Trabzon için çok önemli olan böyle bir doğal kaynağın Maçka ilçesinden itibaren derenin sağ ve sol sahilleri öyle bir işgal edilmişki, çok kötü bir görüntü kirliliği insanların bu doğal ekonomik varlıktan yararlanma olanaklarınıda nerdeyse tüketmiş durumdadır
.Sadece bu kadar mı, derenin sağında ve solunda, kömür depoları, ağır araç bakım atölyeleri, petrol ofisleri, kasaplar, çimento üniteleri, taş ocakları, üç adet sanayi çarşısı ve daha birçok oluşum bırakın kirliliği derenin çevre ile bütünlüğünü bozmuş ve bu plansız vadi işgali gittikçe artmaktadır.
Bu vadide kurulmasına izin verilen ve çevre etki değerlendirme raporları olan kaç kuruluş olduğu ve kurallara uymayıp ruhsatı iptal edilen var mı oda bilinmemektedir.
Durum bu derece vahimken Trabzonu idare edenler bu konu ile ilgilenmemekte ve değirmenderede tarih olma konusunda hızla elden çıkmaya doğru gitmektedir.
Gittikçe dünyada değişen iklim koşullarından dolayı suya olan ihtiyaç artarken bizde, mevcut kaynaklarımızı elden çıkarmak için sanki mücadele vermekteyiz.
Trabzonumuza bu dere nefes alma, turizm sirkülasyonu (Maçka meryemana,Zigana,Limni gölü, Kadırga ve birçok tarihi kaynak) için İlimizin yüz akı olması gereken havza maalesef korunamamaktadır.
Bu havzadan gelip geçen ve Trabzonlu olmayan yerli ve yabancı turistler memleketlerine döndüklerinde gördükleri manzarayı ilimiz aleyhine köpürte köpürte anlatacaklarından kimsenin şüphesi olmasın.
Bir ilin en önemli turizm güzergahı gökkuşağı denecek kadar güzel olan bir doğa harikası nasıl olurda elden çıkmasına göz yumulur anlamak olası değildir.
Yani bu dere etrafındaki doğal manzaraya güzellikler katacağı yerde derenin bütünlüğü tamamen bozularak ,etrafı için bir sorun haline gelmiştir.
Su faturalarına her ay zam yapılırken 60 km.yüksekten doğup hem akarsu ve hemde yeraltı su rezervi olarak şehrimize ulaşan değirmenderenin, boşa akarak insanların yüklü su faturalarıyla karşı karşıya bırakılması insan hayatı ve ihtiyaçlarıyla bağdaşan bir durum değildir.
Bu anlamda bir çok belediye ve mahalle kilometrelerce uzaktan ağır zorluklara rağmen su ihtiyaçlarını karşılamak için didinirken, ne Trabzon ve nede değirmendere bu yokoluşu haketmemektedir.
Ayağımızın dibinde olup,gözümüzün içine bakan bu derenin helede bu çağda son derece kirletilmesi ve havzasınında doğal yapısı bozulup boşa akıtılması, su fakiri olan ülkemiz adına çok üzücüdür.
Ülkemizde; denizin, barajın ve gölün olmadığı sadece bir akarsuyun geçtiği kırsal ilimizde plaj dahil birçok imkan insanların kullanımına sunulurken, ilimizde ise belli dönemlerde sanal proje kavramlarıyla günler boşa geçirilmektedir.
Beklenti odur ki bu projeler somutlaştırılarak Değirmendere deresininde rehabilitasyonu gündeme alınır ve eski güzelliğine kavuşturulur, yani ciddi bir kentsel dönüşüm acilen devreye sokulur.
Her şehrin önemli sorunları vardır olmasıda doğaldır ancak; bu sorunlarında çözüme kavuşturulması anlamında bir öncelik sırası vardır.
Acaba değirmendere gibi bir derenin su fakiri olan bir ülke olarak ne zaman önceliklendirileceğini de Trabzon halkı bilmek istemekte ve bu talepte en doğal haklarıdır.
Yani özetin özeti Maçka'dan Trabzon'a inerken havzanın seyir görüntüsü hiçte Trabzon'un dışarıdan algılanmasına referans olmamakla birlikte ,bu manzara Trabzona hiç yakışmamaktadır.
Bu husus aynı zamanda ilimiz için en azından gücendirici olmakta onun için bir an önce bu olumsuz algıya son verilerek Trabzon'un tarihi misyonuda bir ölçüde rahata kavuşturulmalıdır.
Sonuç olarak; yıllardır Trabzon'da Demiryolu ,Liman, Güney Çevre yolu, Tanjant yolu, Yatırım adası, Dünya ticaret merkezi, Lojistik bölge ve üç (T) gibi projeler tartışılıyor ama ortada da neticelenen ellle tutulacak bir şey bulunmamaktadır.
Değirmendere turizm havzası havada kalan tartışmalar içinde yer almamalı ve acilen sorun çözülerek bakir özelliğine kavuşturulup, vadinin nefes alması yani Trabzonun ve turizmin gülen yüzü olmalıdır.