Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'nun bu yılki av sezonuyla ilgili “Buranın dışında olup da burayla ilgili karar alabilme ihtimali ve buradaki yaban yaşamını düzenleyebilme ihtimali yoktur. Bu kentteki insanlara danışmadan buraya dokunabilmek sıkıntılıdır” şeklindeki açıklamasını oldukça talihsiz ve ülkenin bütünlüğü açısından tehlikeli bulduğunu söyledi.

Bu yıl av turizmi kapsamında ihale edilen yaban keçileriyle ilgili haberlerin tartışıldığını kaydeden KTÜ Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, kamuoyunun yanlış bilgilerle yanıltıldığını ifade ederek, “Kamuoyunda birkaç gündür bilimsel temeli olmayan, birçok yanlış bilgi ile birlikte Tunceli ilimizde bu yıl av turizmi kapsamında ihale edilen yaban keçileriyle ilgili haberler tartışılmaktadır.

Öncelikle Belediye Başkanı unutmamalıdır ki, Trabzon, Muğla, Edirne, Kars veya Konya’daki avcılık ve diğer konulara da bu illerin dışındakilerin de içinde olduğu, bu konuyla ilgili uzman ve yöneticiler karar vermekte, son sözü ise Ankara’daki Tarım Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü vermektedir.

Bu kurumlarımızın Tunceli’de de şubesi bulunmaktadır. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, ‘bilimsel metotlarla envanteri yapılan ve Kara Avcılığı Kanunu çerçevesinde ihalesi yapılması hedeflenen yaban keçisi ihalesine yönelik sosyal, inanç, kaçak avcılık, yaban keçisi popülasyonu ve güvenlik açısından yerinde inceleme yapılarak bir rapor hazırlanmak üzere ihalenin iptal edildiğini' açıklamıştır.

Genel Müdürlük bu açıklamasında, Tunceli’de envanter yapıldığını belirttiği halde yaban keçisi popülasyonuna ve kaçak avcılığa bir kez daha neden bakma gereği duymaktadır. Burada üzücü olan güvenlik açısından diyerek de koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni hak etmediği şekilde zaafa uğratacak bir açıklama yapılmış olmasıdır. Nasıl bir güvenlikten bahsediliyor. Oraya ava giden avcıları, hem Tunceli’deki vatandaş ve yöneticilerimiz, hem de güvenlik güçlerimiz en iyi şekilde misafir edeceklerdir” dedi.

"Avcılık bir kültür mirasıdır"

“Avcılık bir kültür mirasıdır” diyen Başkaya, “Avcılık, UNESCO’ya göre bir kültür mirasıdır. Ülkemizde ise 17 yaban keçisinin avından yola çıkarak öncelikle et karşıtları, av karşıtları ve kurban karşıtları toptan ayağa kalkmış durumdadırlar” diye konuştu.
Başkaya, ecdadımızın izinden gitmeyen nesiller yetiştirilmek istendiğini ifade ederek, “Kubilay Han, Melikşah, Alparslan, Yavuz, Fatih ve Kanuni gibi ecdadımızın birçok büyüğü de avcıydı. Her şeyden önce avcılık, kuş ve memelilerin bazı türlerinin popülasyonlarının fazlasını hasat etmektir. Her hayvan, av türü değildir.

ABD’de yılda 6,5 milyon beyaz kuyruklu geyik ve buna benzer şekilde birçok türden milyonlarcası ve yüz binlercesi avlanmaktadır. Almanya’da yılda 1.3 milyon karaca, 80 bin kızıl geyik ve diğer birçok türden yüz binlercesi benzer şekilde hasat edilmektedir” şeklinde konuştu.

"Yaban keçisi ile ilgili bilimsel yalanlar söyleniyor"

Yaban keçisiyle ilgili bilimsel yalanların söylediğini kaydeden Başkaya, “Tunceli’de avcılığın yasaklanması için açıklama yapan herkes, bu yaban keçisinin endemik olduğunu, Bern Sözleşmesi'ne göre koruma altında olduğunu veya IUCN’e göre kırmızı listede olduğunu belirten doğru olmayan, bilimsellikten uzak sözler söylemektedirler. Endemik bir tür değildir. Öncelikle yaban keçisi Türkiye’nin batısında Muğla’dan Himalaya Dağları'nın batı ucuna kadar yayılış gösteren, yani yerel yayılışlı olmayan, hatta bölgesel yayılışlı bir endemik tür bile değildir. Yaban keçisi, Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi'ne (Bern Sözleşmesi) göre Türkiye’de kesin koruma altına alınamayacak türlerden birisidir” diye konuştu.

"IUCN’de tehlike altında değildir"

Yaban keçisinin IUCN listelerinde yer aldığını ifade eden Başkaya, "Dünyada en yaygın olan türler de, en çok tehlike altında bulunan türler de IUCN kırmızı listelerinde yer alırlar. Yaban keçisi de IUCN listelerinde yer almaktadır. Ancak yaban keçisinin ülkemizdeki popülasyonları tehlike altında değildir. Yani IUCN’e göre yaban keçisi tehlike altında değildir. Yaban keçisinin yörede dini inanç olarak kutsal olduğu belirtilerek, kınalı keklikten yaban tavşanına, yaban domuzuna kadar bütünüyle yörede avcılığın yasaklanması istenilmesi doğru değildir” ifadelerini kullandı.

"Tunceli, Gümüşhane’den, Artvin’den ve Antalya’dan daha zengin değildir"

“Tunceli, Gümüşhane’den Artvin’den ve Antalya’dan da zengin değildir” diyen Başkaya, “Tunceli ilinin ülkemizde nadir, endemik, tehlike altında birçok türü barındırdığından abartılı bir biçimde bahsedilmektedir. Burada ya ülkemizdeki diğer illerimizin durumundan haberdar olunmadığı ya da amaca ulaşmak için her yolun denendiği görülmektedir. Ayrıca, bölgede zaman zaman yasal olmayan şekillerde vurulan hayvanlar, yasal avcılar tarafından avlanmış gibi kamuoyuna sunulmaktadır. Bütün bunlar birbirinden farklı konulardır. Tunceli’nin Munzur Çayı'ndaki alabalık, sazan gibi balıklar, dağdaki yaban keçileri, kınalı keklikler, ormanlardaki meşe ağaçları, madenleri gibi bütün doğal kaynakların Türkiye’nin herhangi bir diğer ilinde olduğu gibi bütün ülkeye ait olduğu unutulmamalıdır” dedi.

Başkaya, yörede yaşayan insanların görüşlerinin önemli olduğunu ifade ederek, “Elbette yörede yaşayan insanların görüşleri önemlidir, ancak ülke olmanın en önemli gereği olarak tek belirleyici unsur yörenin talepleri değildir. Bugün, Yusufeli Barajı nedeniyle ilçenin yeni bir yere taşınması örneğinde olduğu gibi öncelik ülke menfaatleridir” diye konuştu.