Bilirsiniz.

Hikâye hep aynıdır.

Ve finali hiç değişmez.

Toza, dumana karışan aile şirketlerine bakın.

Kurucu baba evveliyatında çıraktır.

Bin bir çile zorlukla…

Önce kalfa olur, sonra da usta.

Dur durak bilmez, gece gündüz çalışır.

Karşılığında, al sana bilmem kaç paralık devasa şirket.

Ama…

Fakat…

Vede lâkin.

O kabiliyetli baba bir ölür birader.

Allah sizi inandırsın, cenazenin kırkı çıkmadan bölünmeler başlar.

Şak diye kaptan koltuğuna oturan işi bilmez büyük oğlan, tutar ipsiz bacanağı ortak eder.

Hovarda küçüğü çıkar, kendi yerine hırsız müdür atar.

Almanya’da ki kız kardeş, enişteyle dadanır.

Hal bu iken…

Amcaoğlunun alacağı bitmez.

Üstüne dıdının dıdısı da sıradadır.

Yeminle söylüyorum…

Sırf ailedenim mantığıyla alakasız kişilerin çullandığı o hisseler var ya…

Darma duman olacak koca şirketin adeta ayak sesleridir.

Şimdi diyeceksiniz ki muhabbet nereye gidiyor, ne alakaya maydanoz.

Hissenin devamında meramımızı şöyle izah edelim.

Ahir zamanı çoktan solladık.

Çıkar/menfaat çatışmaları artık ortada aile falan bırakmazken…

Hayatın hiçbir evresinde başsız ordudan zafer beklemeyin.

İsterseniz on kişinin karşısına bin kişilik ordu çıkarın.

Komuta kademesinde komutan yoksa tüm çabalar nafile.

  

GEÇMİŞ OLSUN CİĞERİM

Aslen Gümüşhaneli olup Trabzon’da yaşayan…

Şehre olan tutkusunun yanında, birçok Trabzonludan çok daha Trabzonsporlu…

Gariban hastaların refakatçisi, yüzü güleç, gönlü geniş insan…

Namı diğer ‘Ciğerim Erol Birsen’ rahatsızlığı nedeniyle şu sıralar evinde istirahatte…

Ağabeyimize acil şifalar…