Deri lekelenmelerinin giderilmesine olanak sağlayan birçok tedavi yöntemi olduğunu söyleyen Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, genel olarak en az 30 faktörlük koruyucunun ortalama 4-5 saat aralıklarla yenilenerek cilde uygulanması gerektiğini belirtti.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, deri rengini melanosit isimli hücrelerden salınan melanin pigmentinin oluşturduğunu ve çeşitli hastalıkların ya da dış etkenlerin melanosit fonksiyonlarında artış yolu ile deride lekelenmelere neden olduğunu belirtti. Deri lekelenmelerinin giderilmesine olanak sağlayan birçok tedavi yöntemi bulunduğunu hatırlatan Mullaaziz, leke oluşumunda ve ilerlemesinde büyük rol oynayan UV ışınlarından korunmak için her mevsim güneş koruyucu kullanılması gerektiğini, cilt tipine, deri bulgularına, yaşa göre kullanılacak ürünler farklılık gösterse de genel olarak en az 30 faktörlük koruyucunun ortalama 4-5 saat aralıklarla yenilenerek cilde uygulanması gerektiğini belirtti.

GEBELİK MASKESİ OLARAK BİLİNEN CİLT LEKELERİ

Tıp dilinde ‘melasma’, halk dilinde gebelik maskesi olarak bilinen, yüzde 90 kadınlarda görülse de erkeklerde de rastlanabilen cilt hastalığının koyu renkli cilt tiplerine sahip olan kişilerde daha sık görüldüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, hastalığın özellikle yüz, boyun, ön kol gibi güneş gören alanlarda kahverengi düzensiz lekelenmeler şeklinde ve lekelerin yüz bölgesinde özellikle de alın, burun sırtı, yanaklar ve dudak üstünde çıktığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, sözlerine şöyle devam etti:

“Melasmayı gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, güneş ışığına maruziyet, kozmetik ürünler ve bazı ilaçların kullanımı tetikleyebilmektedir. Tedavi seçenekleri arasında ise başta güneşten koruyucu ürün kullanımı olmak üzere çeşitli leke açıcı serum veya kremler, kimyasal peeling, dermaterapi, PRP, mezoterapi işlemleri sayılabilir.”

YAZ MEVSİMİNDE DAHA BELİRGİN HALE GELEN ÇİLLER

Güneş lekelerinin açık renk deri rengine sahip ve uzun süreli güneş maruziyeti olan orta veya ileri yaş hastalarda gözlemlendiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, bu lekelerin yüz, el sırtı, kol, dekolte bölgesi, sırt ve omuzlarda 0,5- 1,5 cm çapında kahverengi, siyah lekeler halinde ortaya çıktığını, kriyoterapi (dondurma tedavisi), peeling yöntemleri ve lazer gibi tedavi yöntemleri ile giderilebildiğini söyledi. Çil lekelerinin ise açık renk göz ve saç rengine sahip bireylerde özellikle yüz, el sırtı, ön kol ve gövdenin üst kısmında yerleşen birkaç mm çapında, deri seviyesinde açık kahverengi lekeler olarak görüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, genetik olarak da görülebilen çillerin yaz mevsiminde güneşin etkisiyle daha belirgin hale geldiğini, kış döneminde ise belirginliğinin azalıp kaybolduğunu ifade etti.

AĞIZDAN ALINAN VEYA SÜRÜLEN KREMLER ETKİSİ İLE OLUŞAN FOTOALLERJİK REAKSİYONLAR

Ağızdan alınan veya bölgesel olarak sürülen bazı ilaçlar ile bazı bitki yaprakları veya onların sıvıları ile temas ve güneş ışığına maruziyet sonucunda derideki hiperpigmentasyona bağlı fotoallerjik reaksiyonların görüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, bu reaksiyonların bazen hafif kızarıklık veya alerjik reaksiyon, bazen de su toplanmasına neden olacak

düzeyde hasara yol açarak deride lekelenmelere neden olduğunu ifade etti.

KİMYASAL PEELİNG YAPTIRMIŞSANIZ MUTLAKA GÜNEŞTEN KORUNUN

Lekelerin giderilmesi için gerçekleştirilen tedavi yöntemlerinden biri olan kimyasal peeling uygulamasının yüzeysel, orta veya derin olarak uygulanabilen bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, kimyasal peeling işleminin sadece kış döneminde yapılması gerektiğini hatırlatarak, bu işlemin ciddi şekilde güneşten korunarak uygulanılması gerektiğini ifade etti.

Renk açıcı veya soyucu özelliği olan ürünlerin leke tedavisinde kullanılabildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, hidrokinon, askorbik asit, kojik asit gibi ilaçların renk açıcı olarak kullanılırken, meyve asitleri ve retinoik asit türevi ilaçların ise soyucu özellikleri açısından kullanıldığını belirtti. Bu ürünlerin kış döneminde uygulanması gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mullaaziz, leke tedavisinde kullanılan kremlerin sadece geceleri kullanılmasına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

LAZER TEDAVİSİ İÇİN KIŞ DÖNEMİNİ TERCİH EDİN

Lazer tedavisi sırasında leke oluşumuna neden olan melanin pigmentlerini içeren hücreler lazer ışınını emerken, normal renkteki hücrelerin bu ışından etkilenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, lazer tedavisinin özellikle koyu tenli bireylerde dikkatli yapılması gerektiğini ve işlem zamanı olarak kış döneminin tercih edilmesi gerektiğini ifade etti.

GÜNEŞ LEKELERİNİN GİDERİLMESİ İÇİN KRİYOTERAPİ

Kriyoterapi işleminin tedavi edilmek istenen alanın dondurularak yok edilmesi yöntemi olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, özellikle bazı güneş lekelerinin tedavisinde kullanılan pratik bir yöntem olan bu işlem sırasında sıvı azot gazı kullanıldığını, işlem sonrasında hedeflenen alanda kızarıklık ve koyu renkli kabuklanmalar oluştuğunu, yaklaşık iki hafta içerisinde de kabukların dökülerek yeni cilt dokusunun meydana geldiğini ifade etti.

Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, derideki leke gelişimini tetikleyen başlıca faktörlerin genetik, hormonal, ultraviyole ışınlar, bazı hastalıklar, bazı ilaçlar, yanlış kozmetik ürün kullanımı olduğunu söyledi.

(İHA)