Genel seçimlerde Trabzon’dan milletvekili aday adayı olacağı konuşulan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, “Bürokratın, siyasetçinin, gazetecinin, işadamının, yatırımcının kendi memleketine borcu var. O borçta kendi memleketini kalkındırmak ve kendine yeter hale getirmektir. Bunu için çaba harcamalıyız” dedi.

Atalay özetle şunları söledi;

"Kendimi hep gazeteci hissediyorum, hala gazeteciyim. Gazeteciliğin güzelliklerini, heyecanını, canlılığını ve dinamizmini yaşamak istiyoruz. Gazeteciliğin vermiş olduğu stresi her zaman taşımak istiyoruz. Dolayısıyla gazetecilikle kıyaslanabilecek bir meslek yok. Gazeteciliğin dışında yaptığım mesleklerde hep gazeteci gibi davrandım diyebilirim. Gazetecilik hassasiyeti ile 'Ben gazeteci olsam, Mehmet Atalay'a ne sorardım, yaptığı icraatları nasıl sorgulardım?' sorusunun cevabını vererek, icraatlarımızı ona göre yönlendirdim. Hiçbir şekilde şaibenin, lekenin olmadığı, alabildiğine şeffaf, her sorunun cevabını ortaya koyabilecek icraatlar yapmaya çalıştım. Bu anlamda gazetecilik çok önemli, bize çok şey öğretti. Bunların başında sorgulamayı öğrendik, peşinen bir şeylere inanmak yerine bunları test ederek ve bütün tarafları ile değerlendirerek ortaya bir sonuç koymayı öğretti. Şimdi icraat yaparken tüm bunlar gözümüzün önüne geliyor. Gazetecilikten bugünlere gelmemiz itibariyle şunu gördüm ki; eğer bir şey olacaksa oluyor, hiçbir şey imkânsız değil"

Trabzon basını ilk üçte!

"Trabzon benim memleketim olduğu için yerel basın konusunda tarafım. Meslektaşlarımdan, gazetelerden ve gazetecilerden yana tarafım. Her haliyle olumlu düşünüyorum. Tarafsız ve objektif yorum yapmak gerekirse,diğer illerle kıyasladığımda Trabzon basınını, Türkiye’de ilk üçte görüyorum. Bunu herkes de kabul ediyor zaten. Bazıları diyor ki; Trabzonspor, Trabzon basınına karakterini verdi. Trabzon basınının en büyük avantajının Trabzonspor olduğunu söyleyip, basının Trabzonspor'la büyüdüğünü de ifade ediyorlar. Ama ben her kesimin birbirini etkilediğini düşünüyorum. Trabzon’da bir basın geleneği zaten vardı. Bu gelenek içinde de çok değerli gazeteciler, edebiyatçılar ve şairlerimiz yetişti. Kendileri büyürken gazetelerini de büyüttüler ve gazeteciliği de büyüterek mesleği bugünkü noktaya taşıdılar. Trabzon basını çok ciddi mesafe aldı ve çok iyi yerlere gidiyor. Çok daha iyi olacak. Bunun içinde Trabzon'un ekonomisini büyütmek gerekiyor. Trabzon basınına reklam olarak yansıyacak gelişmeler yaşanmalı. Ben inanıyorum ki merkez medyada Trabzon basını çok fazla değer yetiştiriyor. Sadece kendini değil, yöreyi de kalkındıracak itici bir güce sahip.”

400 Milyon TL Yatırım getirdik...

"Benim her görevimde Trabzon gönlümde. Trabzon benim memleketim. Ailece Trabzon'u çok seviyoruz ve kopmamız mümkün değil. Cenazelerimizi Trabzon'da defnediyoruz. Biz İstanbul'da yaşamayı düşünmüyoruz. Emekli olunca bizde Trabzon'da yaşayacağız, çoluk çocuğumuz hep Trabzon'u istiyor. Tatillerde öyle çok zengin değiliz, yurt dışı veya lüks tatiller yapacak halimiz yok ama en azından eşimiz dostumuzvar, ucuz tatil yapma imkânlarımız oluyor. Fakat ailem tatil için hiç başka yer istemedi. Her yaz tatilinde ve ara tatillerde memlekete gidelim istiyorlar. Dolayısıyla memleketimizin daha fazla kalkınması ve gelişmesi lazım… Çünkü bizim gibi birçok insan memlekete dönme arzusu içinde. Bürokratın, siyasetçinin, gazetecinin, işadamının, yatırımcının kendi memleketine bir borcu var. O borçta kendi memleketini kalkındırmaktır ve kendine yeter hale getirmektir. Bunu için çaba harcamalıyız. Bizim memleketimiz dünyanın en yaşanılır kenti olmalıdır. Bunun için bizde büyük çaba harcadık. Kendi yetki alanlarımız içinde yaklaşık 400 trilyonun üzerinde spor yatırımı gerçekleştirdik. 2 olimpiyat yaptık, Trabzon ve çevre iller de olmak üzere. Bu bir tanıtım getirdi, tabi daha büyüğü olmalıdır. Siyasete gelince şuan bürokratım ve bu konuda çok net bir şey diyemem. Ama günü zamanı geldiğinde bunları da çok net ifade ederim. Ben ne görevi olursa olsun memleketimize hizmet etmek istiyorum. Çile çekmek ve terlemekse bunu da memleketimiz uğruna yapmak istiyorum. Çünkü bu memlekette mesafe almak gerekiyor. Adım adım bu doğrultuda ilerliyoruz. Siyasilerimize, bürokratlarımıza teşekkür ediyorum, gerçekten büyük yatırımlar yapıyorlar.”

Trabzonspor'da birliktelik şart!

"Trabzonspor doğum sancıları çekiyor. Trabzonspor ne zaman bir şampiyonluk kaybetse, bunun moral bozukluğunu çok fazlasıyla yaşıyor ve şehre yansıyor. Artık bunu aşmamız lazım. Şampiyonluk gittikten sonra inadına bunun üzerine gidip, yeni şeyler inşa ederek şampiyonluğa ulaşması lazım. Geçen her yıl Trabzon'dan bir şeyler alıp götürüyor. İnanmışlığımızdan, kendi değerlerimizden alıp götürüyor. Tüm bunların neticesinde bir suç icat edip kalkıp suçlu arıyoruz. Herkes bu sefer masum insanları da suçlu ilan ediyor. Bu da Trabzon'a yakışmıyor. Bunların çoğunda da şampiyonluğa oynayabilecek alt yapısı vardı. Bileğinin hakkıyla hak ettiği şampiyonlukları kazanabilseydi devamı gelirdi. 30 yıla 10 şampiyonluk sığdırabilirdi. Ama kaybettikleri şampiyonlukları ile birlikte daha fazlasını kaybederek daha fazla stres yaşadı. Şimdi suçlu ararken biraz kırıcı olunuyor. Dağınıklık ve bölünmüşlük var. Kim olursa olsun bugüne kadar hizmet etmiş yönetici, antrenör, sporcu herkes dahil, kenetlenmeye ihtiyacı var. Yeni kavgalara gerek yok ve buna fırsat verilmemesi lazım. Yeni kavgalar yeni başarısızlıkları getirir. Dolayısıyla Trabzon'un kendinden emin olması ve özgüveninin tavan yapması lazım. Trabzon'da bir takım adımlar atılıyor, bir yönetim geliyor, bir yönetim gidiyor. Hepsi sorgulanıyor, ibra etmeme durumları başladı. Bunlar hakikaten kendi aralarında güvensizliği getirdiği gibi taraftarın da, medyanın da güvenini kaybediyor. Hâlbuki el ele yükselmek mümkün. Asla kimseyi yargılamak ve suçlamak istemiyorum, zaten uygun da olmaz. Trabzonspor'u yönetenlerin de bu kentte değerli olan herkese sahip çıkması lazım."

Kaynak: Karadeniz'in Sesi Gazetesi / Meryem Akgün