Trabzon.

Başlı başına mücadeleye yapılabilecek en güzel tanımın kendisi aslında.

Sabahtan akşama, dört mevsimin ardı sıra yaşanabildiği…

Gülerken ağlayabilenlerin, hüzünlüyken gülebilenlerin bolca bulunduğu rengârenk kentin adı Trabzon…

Şehre gelen memurların ilk bakışta “Ben nereye düştüm!” dediği...

Emekli olunca da bir türlü kopup gidemediği zor sevgili, Trabzon…

Anlamsız kıyı işgalleriyle günden güne iteklense de, boşa değil denizinin türkülere duygu yüklemesi.

Trabzon insanına ait silüettir Karadeniz.  

Hırçın ama merhametli…

Gözü kara ve bir o kadar temiz.

Mübalağa değil.

Öyle bir şehirdi vaktiyle Trabzon.

Yaşadığı kente aşık, şair ruhlu yurttaşın sayısı…

Tefeci, üçkâğıtçılardan çok daha fazlaydı evvelce.

Nitelikli-niteliksiz bunca dolandırıcıya adres değildi yani kentimiz.

İşini düzgün yapanlar tabii ki baş tacı…

Ama esnafa, pazarcıya bakıyorsun birçoğu sihirbaz…

Siyasetçisi, bürokratına bakıyorsun büyük kısmı laf cambazı şimdi.

Haliyle.

Her alanda yoruyor artık bu şehir.

Hâlbuki…

Başta dediğimiz gibi.

Emeğin, alın terinin, güvenin, saygı ve sevginin adresiydi bu şehir. 

Sürekli birbirini tüketenlerin değil, bir arada yaşamak için bi’ şeyler üretmeye çalışanların...

Ve bilhassa, paranın kazandığı adamlardan ziyade, para kazanan adamlara şehirdi Trabzon.

Sözün özü.

Has Trabzonlulara gurbet olmuş Trabzon.

Bugün.

Memleketliler olarak, memleketteyken bile memleketimizi özlüyor…

Bizi, değerlerimizle Trabzonlu yapacak o güzel günlerin yolunu gözlüyoruz.

ÇOK YAŞA MURAT AYDIN!

Yalan dolan ve bencilliğin bu şehirde sirayet ettiği alanlardan mevzu açılmışken…

Sıra dışı mizahıyla bilinen gazeteci dostum Murat Aydın’ın bizatihi yaşayıp, sosyal medyada dile getirdiği, özünde can yakıcı paylaşımla meramımı taçlandırmak isterim.

Karar sizin.

İşte şehirde ticaretin vardığı nokta:

“Bugün bir çalışma masası için esnaftan fiyat aldım. 1250 TL fiyat verdi. Masayı öve öve bitiremedi. Az daha övse, masa cana gelip, kalkıp bizle çay içecekti.

Esnafa "Gibbs marka masalar sizce nasıl?" diye sordum. "Onlardan sakın alma. Suntadan yapılmış ve çok kötü işçilikleri var" dedi.

Gibbs aslında bir traş köpüğü markasıydı...

Kaybolan Anadolu irfanına mı üzüleyim yoksa yoz bir çağda yaşadığıma mı bilemedim...”