Trabzon ili geçmişten bugüne(Tarihi İpek Yolu) Doğu Karadeniz'in (Ordu, Giresun, Gümüşhane Rize ve Artvin) bağlayıcı bir güç konumunu uzun yıllar sürdürmüştür.

Ancak son yıllarda bu misyonunu kaybederek kendi içinde dahi bir dinamizm yaratamaktan uzak kalmış ve istenen gelişmeleri gerçekleştiremeyerek neredeyse komşu iller bu anlamda Trabzonu geçmeye başlamışlardır.

Tarihden gelen birikimlerinin tamamını (Çimento fabrikası,Liman, Süt fabrikası, Ziraat okulu, Sebze fidesi serası, Işıklar hidrielektrik santralı, Atapark tütün işleme tesisleri, Et balık kurumu fabrikası, Sümerbank satış mağazası, Belediye'ye ait tanzim satış mağazaları, Hazine arazileri, Kadastral paftalarda yer alan kamuya ait patika yollar, Köy odaları, Camilere hibe edilmiş araziler, Taşımalı eğitim sonucu boş kalan köy okulları ve arazileri ve şimdide değirmenderedeki OTOGAR arsası vs.)  satarak Trabzonun geleceği için ortada bir birikim bırakılmamıştır.

Sanayi sektörünün gelişmediği ve ticari sirkülasyonun aşama gösteremediği Trabzon geleceğini kendini ziyaret edecek turistlerden gelecek paraya endekslemiş bir manzara sergilemektedir.

Ticari girdisi ve GSMH'sı oniki ay aktif olmayınca üç aylık turizm geliriyle esnafın bir yıl dayanma şansıda gittikçe azalmaktadır.Turizmden geliri olan belli çevreler, oteller ve belli merkezlerdeki esnaflar haricinde genele yayılan bir gelir olmadığından ekonomik bir rahstlsma görünmemektedir.

Ayrıca bir üniversite (3 adet üniversite) şehri olan Trabzon son yıllarda hayat pahalılığının ciddi sorunlar yaratması dışarıdan gelen öğrenci sayısınında azalması sonucu sorunlar giderek dahada artmıştır.

Onun için Trabzonlu olup'da ünıversiteye gidenlerin bir çoğu kendi ailesiyle kaldığından esnafın öğrenciye dayalı geliride önemli ölçüde düşmüstür.

İldeki AVM'lerde Trabzonda üretilen ürünler satılmadığı için hepsi fabrika mağazası ması itibariyle elde edilen gelir tamamen dışarı çıkmaktadır.

Zamanında Trabzonda ticaret yapıp zengin olan insanların bir çoğu bu toprakları terketmiş ve bir daha geri dönmemişlerdir.

Bu anlamda Devletin ve özel sektörün yatırım yapmaması sonucu işsizlik artmış ve insanlarda çare aramaya başlamışlardır.

Ayrıca ildeki kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri en önemlisi siyasiler günü ve seneleri tartışmayla geçirip sanal projelet üreterek toplumdan gelmesi olası tepkileri frenlemeye çalışmaktadırlar.

Bu durum karşısında imar planlarınında nefes aldıracak durumdan uzak olması nedeniyle yaşam kalitesi gittikçe düşmekte ve bir çok mahalle önemli mağduriyetler yaşamaktadır.Bu manzara şehirde erişim ve ulaşımı olumsuz etkilrmekte insanlar hiç sıkıntı yokmuş gibi gazsp çekmeye devam etmektedir.Arsa üretim ofisi veya ofislerinin olmayışı ilgili kurum ve kuruluşların denetimleri yapmadıklarından 1.sınıf imarlı alanda yapılan inşaatla diğer alsnlarda yapılan iñşaat fiyatları arasında neredeyse fark olmadığı gibi fiyatlar astronomik seviyelere ulaşmış durumdadır.Tarım arazileri kabiliyet sınıflarına bakılmaksızın önüne gelen her türlü araziyi izinsiz olarak kullanıyor ve daha sonra cüzi bir para cezasıyla gayri yasal olan işini tamamen yasal hale getirebiliyor.

Yine tüm ilde kentsel dönüşüm alanları hala bir netliğe kavuşturulmamış insanlar kendilerine ait eski ev ve arsalarını kullanamıyor satamıyor bu konuda çok sorun olmasına rağmen bir çözüm dahi üretilmiyor.

Trabzon bugüne kadar ortaya konulan projelerden(Arsin yatırım adası, Güney çevre yolu, Demiryolu, Raylı sistem, Güney çevre master plan projesi, Çevre düzeni planı ve bölgesel kalkınma projesi, Meryemanın yukarısında üç obanın tamamının kullanılarak yapılması planlanan dünyanın en büyük ksyak merkezi projesi ve Vakfıkebir organize sanayi bölgesi ptojesi vs.) hiç biri hayata geçmemiş ama vaatler toplmsal tepkiyi dengelemek için arka arkaya yapılmsya devam etmektedir.Kırssl kesimde hiç bir su şebekesi ve trafo merkezi yapılmadığı halde zamların ardı arkası kesilmemektedir.

Tarım ilde tek ürün'e(Fındık) indirgenmiş oda emperyal bir baskı altına alınmış olup fiyat ise üretici için değil tüccar için belirlenmektedir.Neticede çıkmaz tüm sektörlerde hakim duruma gelmişken ve gittikçe derinleşirken , kırsalda girişimci yaratma , yetinde üretim ve üretimi çeşitlendirme gibi sosyal projeler devreye sokulmadığı için demografik yapı bu duruma dayanamayıp umut'a yolculuğa yani göç travmasına baş vurmaktadır.Girdi fiyatlarının aşırı artışı karşısında çiftçi tarımdan kopma noktasına gelmiş  bırakalım üründe çeşitliliği neoliberalizmin istediği hayata geçmeye doğru hızla ilerlemektedir.Bu ve buna benzer sorunların artması giderek içinden çıkılamayan çözümsüzlüklerin kronikleşmesi İNSANLARIN ARTIK GÖÇ'DEN BAŞKA seçeneklerinin kalmadığı anlamına gelmektedir.

Ayrıca denizle irtibatı kesilen bir şehir insanların sosyal yaşam alanlarını daraltmış ve ekonomik kıskaç ve işsizlik insanları oldukça çıkmaza sokmuştur.Yılda 35 bin göc verim 30 bin göç alan Trabzon'un nüfusu arttıkça göç dahada artmaktadır.

Kısacası yaşamı sıkıntı içinde geçiren insanlar bir umut peşine düşüp ayrılarak doğup büyüdükleri topraklardan kopmaktadırlar.Yıne Trabzon her yıl ortalama dışarıdan 30 bin göç aldığından hem demografik yapı değişmekte ve hemde net göç hızı 5 binleri bulmaktadır.Onun için acilen sorunların bir plan dahilinde öncelik sırasına göre çözülüp Trabzon'un daha az göç vererek bu çağdışı " TRAVMA'DAN" kurtulması sağlanmalıdır.

Durum bu şekilde ele alındığında UMUT'a yolculuk son bulacak ve insanlar doğdukları topraklarda mutlu bir şekilde yaşamaya devam edecektir.

Bu anlamda yetkililer Trabzon'a borçludurlar bu borç hiç bir beklentisiz ödenmelidir.

HERKESİN KARNI KENDİ TOPRAĞINDA DOYMALI ZİRA BU BİR İNSANLIK HAKKIDIR