Hemen hemen hepimizin çalışırken, yazarken, çizerken arka plandan bir fon müziği duyası vardır.

Bende bu yazıyı yazarken arka planda klasik müzik açayım dedim ama ne fayda.

Ne zaman ki arabeski açtım işte o zaman kelimeler takır takır dökülmeye başladı klavyeden. 

Neden mi?
Aslında çok neden var ama bugünkü yazımda sadece müze konusuna değineceğim.

Şehrimizde hali hazırda gezdirebileceğimiz sadece yedi adet müzemiz var. 

Bunlar:
1-Atatürk köşkü
2-Trabzon kent müzesi (Maraş cad.)
*3-Ortahisar tarih müzesi  *
4- DSİ taşkın müzesi

5- Ticaret ve sanayi odası özel İpekyolu müzesi
6- Trabzonspor müzesi
7- Özel Uzungöl Dursun Ali İnan müzesi

Sırasıyla gidelim,
1-     Atatük köşkü 120-130 yıllık, mimarisi ve Atatürk’ün ziyareti ile nitelik kazanmış bir müze,

2-    Trabzon kent müzesi Kahramanmaraş caddemizde bulunan 2017 yılı itibari ile faaliyete geçmiş şehrin kültürünü yansıtan ancak içinde 500 yıllık 1000 yıllık arkeolojik bir eser bulundurmayan müze,

3-    Ortahisar tarih müzesinde sadece belge ve fotoğraf sergilenmekte,

4-    DSİ taşkın müzesi, içinde eser barındırmayan, amacına uygun taşkın konulu interaktif başarılı bir müze,

5-     Özel İpekyolu müzesi ticaret odası binasının girişinde bulunan Trabzon ticaretini yansıtan ek olarak altıbin yıllık iki tane eseri de bünyesine katarak şehre ekstra katkı sağlamaya çalışan bir müze,

6-    Trabzonspor müzesi amacına hizmet etmesine rağmen 2011 yılındaki eserine kavuşamamış bir müze!

7-    Uzungöl Dursun Ali İnan müzesi bulunduğu coğrafyayı, Uzungöl’ü yansıtan, her detayında bir emek barındıran, yakın tarihi yansıtan takdire şayan bir müze. 

*Eeee nerde bizim 4 bin yıllık tarih? *
İşte sorun tam olarak burada başlıyor.

Her fırsatta 4 bin yıllık tarihi ile övündüğümüz bu kadim kentte maalesef planlı programlı arkeolojik bir araştırma kazısı yapılmamıştır. (Akçaabat sınırlarında bulanan Akçakale’de yapılan kazı aklınıza gelebilir ancak o da tamamına erdirilmiş, eserleri sergilenmiş bir kazı değildir)

Evet doğru okudunuz. Bende duyduğumda çok şaşırmıştım. 
**Bir yerden yol geçirmek için çalışan iş makinasının ucuna bir taş değmedikçe,
Bir yerden boru geçirilirken ya da inşaat kazısı yapılırken bir esere denk gelmedikçe**,  *BU ŞEHİRDE TARİHE ULAŞMAK İÇİN BİR KAZI YAPILMAMIŞ.  *

İnşaat yaparken mecburiyetten yaptığımız kazıya da kurtarma kazısı deniyor. Yani mecburiyet kazısı!

E peki İki bin yılı zorlayan eserler yok mu?

Var tabi ki…

Biri Sümela manastırı. 1600 yaşında. Tadilatta.

İki tanesi (altı bin yıllık) Ticaret odasında bulunan İpekyolu müzesinde sergileniyor. 

Bir kısmı Ayasofya caminde, bir kısmı Fatih caminde.

Diğerlerini de kostaki konağında görebilirsiniz.

Ama görmezsiniz. Çünkü kostaki konağı tadilatta. Kapsamlı bir restorasyon yapılan kostaki konağındaki eserleri en az 3-4 yıl daha göremezsiniz.

E sizlerin bizlerin göremeyeceğini turist görebilir mi?

Tabi ki göremez. 
Umudumuz;  görebilmemiz ve turistlere de gösterebilmemiz.
Bunun için Trabzon’un yeni bir müzeye kavuşması gerekiyor. Kostaki konağında mahkûmiyet kararı verilen eserlerin sergilenebileceği yeni bir müzeye. 

Aslında yeri de hazır.
Nemlioğlu konağı adeta bunu bekliyor. Kullanım hakkı Milli Eğitim Bakanlığında bulunan bu eserin Kültür ve Turizm Bakanlığına geçici devrinin yapılması ve kostaki konağındaki eserlerin mahkûmiyetten kurtularak sergilenmesi sorunumuzu bir nebze olsun azaltacak.

Devamında şehrimizde arkeolojik kazı çalışmalarının başlaması en büyük umudumuz olmaya devam edecek.

Anladınız mı neden arabeske bağladığımı!

Kalın sağlıcakla…