Saat: 19.00

Adam o sinirle, tansiyon tavan…

Yorgun argın eve döner.

Tam içeri girecek…

Sen kapaklan yere düş!

Ambulans çağrılıyor.

İstikamet acil servis…

Tahliliydi tetkikiydi, röntgeniydi filmiydi derken.

Hekim bakıyor, kolda kırık…

İşin uzmanı ortopediye sevk.

Ücret?

‘Memlekette öncelik insan. Varsa öde, yoksa geç!’ 

(ÖNCESİ)

Saat: 09.00

Adam, mecburi araç muayenesi için TÜVTÜRK’e gider.

Randevu saati gelince yapılan işlem;

- Kornaya asılıp camları yokluyorlar.

- Gaza yüklenip frene basıyorlar.

- Farları yakıp silecekleri çalıştırıyorlar.

Bilahare.

İçeride…

Ne lastiklere hava basılıyor, ne bir arıza gideriliyor ama…

Aynı memlekette bu muayene (?) için en az ödenen meblağ 372 TL 88 kuruş.

(Kırılan kol da cabası)

Velhasıl.

İki muayene… İki muamele… 

Şimdi.

Beni salın, siz söyleyin.

Vatandaşın muayenesine bedava teşhis konup, sevkine para alınmayan memlekette…

Sözde araç muayenesi ayağıyla haybeden milyonlar götüren TÜVTÜRK’ün…

“Bizi de pandemi vurdu!” deyip yüzde 86’lık faiz uygulaması insanımıza yapılan insanlığın neresinde?

KAMUDA TASARRUF

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu kurum ve kuruluşlarına ait harcamalarda tasarruf sağlanması adına geçtiğimiz günlerde genelge yayımladı.

Hedef; Kamu kaynaklarının daha etkili/verimli kullanılmasının yanında, azaltılan bürokratik işlemlerle neticeye çok daha hızlı ulaşmak.

Covid-19 salgınının derin yaralar açtığı ekonomimizin içinde bulunduğu buhrandan kurtulması için bu gibi adımlar tabii ki önemli lakin…

Bence asıl iş, yurttaşın kafasındaki sorunlu algıya müdahale…

Velhasıl efendiler.

Keşke bu tür genelgeler vatandaşımızın lügatinden;

- ‘Devletin malı deniz, yemeyen domuz’ 

- ‘Bal tutan parmağını yalar’ 

- ‘Üzümü ye, bağını sorma’ 

- ‘Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez’ gibi saçma düsturları da çıkarsa.

Yoksa…

Yani ‘böyle gelmiş böyle gidecek’ kafasıyla kamu malından tasarruf etmek zor değil, imkânsız!

CEVAT KOL’UN Bİ’ KOYUN HESABI

Başımıza gelen gariplikler düşünüldüğünde günaşırı dolandırıldığımızı söylemek mümkün. 

Özellikle manevi duygularımızın sömürülmesiyle çuldan torbadan olmamız adeta kültürümüz halini almış.

Hulasa.

Önümüzde kurban bayramı…

Ve, birileri yine alengirli (!) işler peşinde.

Özellikle dijital medyada reklamları dönen saçma sapan vekalet kampanyalarına dikkat edin.

Uzatmayalım.

Gazeteci büyüğümüz Cevat Kol’un düşündürürken güldüren sosyal medya paylaşımı durumu özetler nitelikte.

Aktarıyoruz:

“Bu fiyata ne kurbanı? Bir reklam gördüm. 595 TL’ye kurban bağışı… Bu fiyata nerede hangi hayvan kesiliyor. Tavuk, horoz kesilse anlarım. Onlarda kurban olmuyor. Koyuna üç ortak mı giriliyor da haberimiz olmadı! İnsanların duygularını, paralarını almak için bu yalan dolana kılavuzluk etmeyin… Bakanlık, diyanet bunları denetlemeli.”

Tadını çıkarmaya çalışırken canınızın yanmaması dileğiyle, şimdiden hayırlı bayramlar.