Tohum bitkilerin devamlılığını yani biyolojinin temel karakterini mümkün hale getiren yani sağlayan en önemli üreme materyalidir.

Daha açık bir ifadeyle tohum, gıda bağımsızlığı ve bu süreçteki toplumsal özgürlüktür.

Zira aç kalan toplumlarda özgürlükten bahsetmek olanaksız olup devamlılıkta söz konusu olamaz.

Aynı zamanda böyle toplumlarda sağlıkĺı yaşamak önemli ölçüde kısıtlanacağı gibi tohumun ticari bir malzemeye dönüştürülerek erişiminin kısıtlanması gıda güvenliği açısından çok tehlikeli bir durumdur.

Bu nedenledirki yerli tohumların(Ata Tohumu) üreticinin tasarrufuna serbest bırakılması gerekir ki gıdaya özgürce ulaşımın ve ucuzluğun yolu açılsın.

Yerli tohumlar bu kadarlada ifade edilebilecek bir üretim gücü olmayıp binlerce yıl toprakla buluşarak insanların beslenmesinde birinci sözü söyleyen ve bir çok doğa olayına karşı(Hastalık, KuraklıkSel ve Don olayları gibi) direnen nesilden nesile kesintisiz varlığını sürdüren ve en önemlisi insanların geleneksel üretim kültüründe yer alan gen yapısı bir türlü bozulmayan derin bir bir biyolojik doğa olayıdır.

Bu güç öyle bir vazgeçilmez hale gelmiştir ki kendinden sonraki nesli hasat sonucu devam ettirebilmenin ürünlerinide (Tohum alma ve bir sonraki yıl kullanma) insanlığın özgürlüğüne sunarak toplumları dinç ve diri tutup doğal mücadeleyi biyoloji biliminin vazgeçilmez bir karakteri haline genetiksel yapı ile işlemiştir.Daha açıkçası mükemmel bir materyal olan geleneksel tohumlar topraktan hangi besin elementlerini nasıl ve ne zaman alacağını iyi bilen gübre, ilaç gibi girdilwre ihtiyaç duymayarak kendi dengesini kendisi oluşturmaktadır.Ayrıca depolama ve koruyucu hiç bir dış girdiye ihtiyaç duymayan , çiftçi için bu anlamda endişe yaratmayan bir özgürlük ve bexin zinciri güvencesidir.Yani bereketin simgesi , barındırma ve geçindirme gibi eylemlerin bir yaşam potansiyelidir.

Bu süreci iyi gören ulu önder ATATÜRK özgürlüğün fakirlikten kurtulma aşamasına ulaşmanın bir yolu olarak üretimde görmüß ve 13 Aralık 1923 tarihinde ilk tohum ıslah istasyonunu ISLAH-I BUZR adıyla Eskişehirde kurmuştur.Zamanla geliştirilen yeni , yeni tohumlar ülkenin her tarafına yaygınlaştırılarak tarımsal üretim artırılmış ve insanlarda bu durumdan yararlanarak ileriye doğru uzanan üretimden gelen özgürlük kullanılmıştır.Bu durum ortaklaşa bölüşmeyi, paylaşmayı ve kendi kendine yetinmeyip toplum için ürwtmenin yolunu açmıştır.Bu anlamda ywrli tohumlar altın değerinde olup, toplumsal ayrışmaya karşı bir direnç oluşmasını temin ederek besin zincirinin en değerli hakasını oluşturmuş ve halende güncelliğini korumaktadır.

Onun için tarımda sürdürülebilirlik çağdaş uygarlığın hazırlanmasında temel rolü alan ve artan nüfusa bağlı olarak üretimin dahada artırılması , tarımsal sanayi sektörünün kurumsallaşması için dığer sektörlerle özdeş bir konuma sahiptir.Bundan dolayıdır ki geleneksel tarımın en önemli kaynaklarından ikisi olan yerel ve yerli tohumlar ve bu tohumların kuşaktan kuşağa aktarılması çok önwm arzetmekte olup hibrit tohumların ise böyle bir özelliği bulunmamaktadır.Onun ićin özgürlük sadece savaş kazanmakla olmuyor yani bağımsızlık taşları tek, tek yerine konulmadıkça ayni zamanda varolanlar himaye edilip korunmadıkça toplumsallaşma olmaz ve ciddi sıkıntılat var demektir.İşte ülkemizde tarım topraklarının yabancılara satılması, çeşitli amaçlar için kullanılarak yokedilmesi ve tohum ıslah istasyonlarının kapatılarak ithal tohumların kullanılma zorunluluğu getirilirse bugün olduğu gibi gıda zincirine ulaşma gibi kırılmalar toplum için çok ciddi tehditler oluşturur.Yerli tohum kullanarak elde edilen üretimin ticari amaçla kullanımı yasaklanmış ve çiftçilerimiz emperyalizmin inisiystifine terk edilmiştir.

Çiftçi yerli tohumdan üretim yapıp satarsa ciddi para cezaları ödemeyle karşı karşıya kalacaktır.Ancak yaptığı üretimi satmak istiyorsa hibrit tohum kullanma zorunluluğu bulunmaktadır.Yani tarımsal üretimin temeli olan tohumda tekelleşme tüm hızıyla sürmektedir.Çiftćilerimiz bu anlamda yoğun bir baskı altında olup Hollanda ve İsrailin ürettiği tohumları kullanmak zorunda bırakılmışlardır.Bu durum neoliberalist bir politika olup temel ihtiyaç maddeleri( Et, Süt, Peynir, Yağ vs.) artık erişilir olmaktan çıkmsya doğru gitmektedir.Sorun sadece tohumu elinden alınan çiftçinin şimdi ise tarımdan uzaklaşması ve tekelleşmenin tam hakimiyeti için tarımsal girdi fiyatları önemli ölçude yükseltilmiş durumdadır.Bu manzara karşısında süt inekleri kesime verilerek fiyatlar katlamalı artarken dışa bağımlılıkta gittikçe artmaktadır.

Sonuç olarak; Şayet özgür olmak istiyorsak tarımda öncelikle yerel ve yerli tohumların acilen yoğun üretimine gidilerek çiftçinin önündeki KIRSAL KESİMDE GİRİŞİMCİ OLUŞTURMA  engeli ortadan kaldırılmalıdır.Yoksa Emperyalizm bu sektörde bize daha fazla zaman tanımayarak tamamen dışa bağımlı olmamız gibi bir çıkmaza sürüklenmemiz kaçınıl.az olacaktır.Üretmeyen toplumlar önce özgürlüklerini daha sonra bağımsızlıklarını kaybeder ve sonunda batarlar.