Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "6 Kasım’da 151 bin 372 megawattsaat ile tarihimizin en yüksek günlük rüzgâr üretim rekorunu kırdık" dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, videokonferans yöntemiyle 9. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne katıldı. Kongrede Bakan Dönmez ve Bakan Varank’ın yanısıra TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve TÜREK Başkanı Hakan Yıldırım da konuşmacı olarak yer aldı. Burada bir konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, herkesin doğrudan etkilendiği ve maalesef acı tecrübeler elde edilen bir sürecin tam ortasında yer aldıklarını söyleyerek, “Bu süreçte insanlık olarak ortak bir mücadele veriyor; renklerin, ırkların ve coğrafyaların önemsizleştiği bir serancamı hep birlikte takip ediyoruz. Bu yeni dönem bize öğretti ki; tanımı asırlar önce yapılmış bilgi, teknoloji ve üretim gibi kavramlarla yeniden yüzleşmeliyiz. Küresel faydalar, ortak bir medeniyeti paylaşma veya ortak değerlere sarılma gibi hasletlerle barışmak zorundayız. Enerjiden sağlığa, tarımdan eğitime kadar her alanda dünyayla birlikte, dahası dünyaya entegre olduğumuz kadar başarılıyız” diye konuştu.

Her alanda olduğu gibi enerjide de radikal dönüşümlere şahit olduklarını anlatan Bakan Dönmez, şunları kaydetti:

“Bu dönüşümlerle birlikte tüm dünyada yenilenebilir enerjiye ve rüzgar enerjisine olan ilgi ve talep giderek artıyor. Dünyada 650 bin megawatt (MW) rüzgar kurulu gücü var. Her yıl yaklaşık 50 ila 60 bin MW arası bir kapasite artışı söz konusu. 2020 yılında dünyada yaklaşık 150 milyar dolar rüzgar enerjisine yatırım yapıldı. Önümüzdeki 30 sene içerisinde rüzgara yapılan yatırımlarla bu alanda yaklaşık 4 trilyon dolarlık bir ekonomi meydana gelecek. Türkiye; yerli üretim gücü, yenilenebilir enerji potansiyeli, bu alandaki teşvik ve destek mekanizmaları, yetişmiş insan kaynağı, gelişmiş ekonomisi ve artan nüfusuyla yeşil ekonomiden azami derecede pay alacaktır. Enerjideki yol haritamız Milli Enerji ve Maden Politikamızda ‘daha fazla yerli, daha fazla yenilenebilir’ diyerek yenilenebilir enerji için hedeflerimizi net şekilde ortaya koymuştuk. Strateji Belgemizi açıkladığımızda 38 bin 900 MW olan yenilenebilir enerji kurulu gücümüzü 3 yıl içerisinde 47 bin 671 MW’a yükselttik. Yine aynı şekilde 2017’de yüzde 45.7 olan yenilenebilir kaynaklı kurulu gücümüz bugün yüzde 51’e ulaştı. Son iki yıla baktığımızda; 2019’da devreye aldığımız kurulu gücümüzün yüzde 61,2’sinin yenilenebilir kaynaklardan oluştuğunu görüyoruz. Bu yıl devreye aldığımız kurulu gücümüzün neredeyse tamamı, yani yüzde 98’i yenilenebilir kaynaklardan meydana geldi.”

Dünyadaki gelişmelere ve eğilimlere paralel olarak enerji sektörünün sürdürülebilir, rekabetçi, doğayla bütünleşmiş ve teknoloji temelli bir üretim anlayışına doğru hızlı bir şekilde ilerlediğini dile getiren Bakan Dönmez, “Bu süreçle birlikte enerji sektörümüz her anlamda rüzgarı arkasına alacak. Bu yeni dönemde, Türkiye’nin enerjisi, Türkiye’nin rüzgarıyla yenilenecek. Rüzgar enerjisi sektörümüz bugün 15 bin vatandaşımızı istihdam ediyor. Yaklaşık yüzde 55-60 yerlilik oranıyla enerji teknolojilerinin yerlileşmesinde başı çeken sektörlerimizden birisi haline geldi. Bu alanda 80’in üzerinde üretim yapan firmamız var. Rüzgar kurulu gücünde bugün Avrupa’da 7’nci dünyada ise 12’nci sıradayız. Ancak, yerli teknoloji ve verimli üretim anlayışıyla daha yukarı sıralara doğru hızlı adımlarla ilerleyeceğimizden kuşkum yok. Üreticimize, mühendislerimize ve ülkemizin rüzgar potansiyeline olan inancım tam” şeklinde konuştu.

"6 KASIM’DA 151 BİN 372 MEGAWATTSAAT İLE TARİHİMİZİN EN YÜKSEK GÜNLÜK RÜZGÂR ÜRETİM REKORUNU KIRDIK"

Türkiye’nin rüzgarının enerji dünyasındaki taşları yerinden oynatacak güçte olduğunu vurgulayan Bakan Dönmez, “Bu yüksek potansiyelin en önemli göstergelerini de son iki yılda hep birlikte gördük. Rüzgarda son iki yılda dört önemli rekor kırdık. Önce 2019 Ağustos ayında rüzgârdan 2 bin 668 gigawattsaatlik (GWh) üretimle aylık bazda tarihimizin en yüksek üretimini gerçekleştirdik. Ardından 22 Aralık 2019’da günlük elektrik üretiminin yüzde 19.3’ünü rüzgardan elde ederek günlük bazdaki en yüksek üretim oranına ulaştık. Bu yıla geldiğimizde ise Nisan’da elde ettiğimiz elektriğin yüzde 9.8’ini rüzgârdan elde ederek aylık bazda tarihimizin en yüksek üretim oranını yakaladık. 6 Kasım’da ise 151 bin 372 megawattsaat (MWh) ile tarihimizin en yüksek günlük rüzgâr üretim rekorunu kırdık. Bu rekorlar gösteriyor ki; 2020’de rüzgarımız her geçen gün daha güçlü, her geçen ay daha enerjik esti. 2020 adeta rüzgâr enerjisinin yılı oldu” diye konuştu.

Yenilenebilir kaynaklar içerisinde rüzgarın kendileri için her zaman ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyen Bakan Dönmez, “Rüzgâr kurulu gücümüzü son 18 yılda 400 kat artırarak bu özel ilgiyi de açıkça gösterdiğimize inanıyorum. Bu düşünceyle hareket ederek bu yıl 740 MW ilave rüzgâr enerjisi devreye aldık. Böylece toplam rüzgar enerjisi kurulu gücümüzü 8 bin 330 MW’a yükselttik. Ekim sonu itibariyle toplam kurulu gücümüzün yüzde 9’u ve yenilenebilir enerji kurulu gücümüzün yüzde 17.5’i rüzgâr enerjisinden oluşuyor. Bu santrallerle 9.6 milyon hanenin elektrik tüketimi sağlanabilir. Ülkemizin dört bir yanındaki yatırım, girişim ve desteklerimizle bu oranı daha da yükselteceğiz. Türkiye’nin rüzgarını yelkenimize doldurarak üreten Türkiye hikayemize tam yol devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Rüzgar enerjisi vizyonunun önemli bir parçasını da YEKA RES projelerinin oluşturduğunu belirten Bakan Dönmez, “Hayata geçirdiğimiz YEKA RES-1 ve YEKA RES-2 yarışmalarımızla bir taraftan enerjimizi yeniliyor, diğer taraftan da tam anlamıyla bir teknoloji rüzgârı estiriyoruz. Unutmayalım, yerli ve yenilenebilir kaynakları, eğer yerli teknoloji kullanmadan üretirsek yine dışarıya bağımlı olduğumuz bir gerçek. Bunun için de yerli teknolojiye, başta Sanayi Bakanlığımız olmak üzere sanayimizin her kesiminin bu bakış açısıyla bakması bizim enerjideki bağımsızlığımızda en önemli araçlarımızdan birisi olacak. Ülkemizin birçok farklı bölgesinde hayata geçecek RES’lerimiz sayesinde ülke geneline yayılmış bir üretim ağı kuruyoruz. Sivas’tan Edirne’ye, Aydın’dan Eskişehir’e kadar geniş bir coğrafyada adeta rüzgar avlayacağız. Anadolu’nun rüzgarını enerjiye ve berekete dönüştüreceğiz” dedi.

Türkiye’yi yenilenebilir enerji teknolojilerinde bir merkez, teknoloji ve yazılım alt yapısıyla bölgesine örnek bir üs haline getirmek için yoğun bir çaba içerisinde olduklarının altını çizen Bakan Dönmez, bu çabanın en somut örneklerini de rüzgar teknolojilerinde gördüklerini belirterek, “YEKA yarışmalarımızda ortaya koyduğumuz yerli teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon şartıyla üretimin çok ötesinde bir altyapı hamlesi başlattık. İlk yıl yüzde 65 ile başlayan daha sonra yıllara sari artan yerlilik oranı şartımız, rüzgar enerjisi teknolojileriyle birlikte onu destekleyen yan sektörlerin de gelişimine katkı sağlayacak. Bu kapsamda, YEKA RES-1 yarışmamızın şartlarından biri olan rüzgar türbini fabrikamız ve Ar-Ge merkezimizi de İzmir’de kurduk. Böylece teknoloji ithalatı yerine bilgiye dayalı, üretim adına da büyük bir dönüşüme de ön ayak olduk. Rüzgar enerjisinde amacımız sadece kurulu gücümüzü artırmak ya da elektrik üretimiyle sınırlı değil. Hedefimiz rüzgar enerjisinde elde ettiğimiz birikim, yetiştirdiğimiz insan kaynağı ve ürettiğimiz yüksek teknoloji ürünlerle tüm dünyaya öncülük eden bir Türkiye ortaya çıkarmak. Yenilenebilir enerjinin tüm alanlarında olduğu gibi rüzgarda da tüm dünyada ilk sıralarda yer almak. Bu yolda önemli adımlar attık. Türkiye, 2020 yılında Avrupa’daki en büyük beşinci üretici konumuna geldi. Kule, kanat, jeneratör, nasel gibi aksamların tamamı ülkemizde üretiliyor. Yerli ihtiyacın karşılanmasının yanı sıra üretim kapasitemizin yüzde 80’ini de ihraç ediyoruz. Dünyanın en büyük türbin imalatçılarının bölge ofisleri Türkiye’de konumlanıyor. Bölge operasyonlarını Türkiye merkezli yürütüyorlar. Bu durum rüzgâr enerjisinde hem üretim hem de yönetim becerileri anlamında ciddi bir know-how, bilgi ve birikimin de ülkemize aktarılması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Covid-19’un sebep olduğu olumsuzluklar ve özellikle uygulanan kısıtlamaların tedarik zincirinde neden olduğu gecikmeler nedeniyle Cumhurbaşkanlığı kararıyla mevcut YEKDEM desteklerinden yararlanmak için 31 Aralık 2020 tarihine kadar devreye girme şartının 30 Haziran 2021 tarihine ertelendiğini bildiren Bakan Dönmez, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçen son yasal düzenlemeyle YEKDEM günümüz şartlarına göre değerlendirilecek ve yeni yatırımlara fırsat ve destek sunacak. Bizim beklentimiz yakın zamanda rüzgârda 10 bin MW sınırını aşabilmek. Bu 10 bin MW hedefine vardığımızda da sizlerle bir araya gelip bunu kutlayalım ve 20 bin MW’a daha hızlı ulaşmanın yollarını birlikte planlayalım. Biz yerli teknolojiyle birlikte rüzgarı Türkiye’nin ikinci bir otomotiv sektörü yapmaya niyetliyiz. Daha açık deniz rüzgâr yatırımları da göreceğiz. Yüzen rüzgâr türbinleri konusunda da dünyayı takip ediyoruz. Lisanssızda 1 MW sınırını da 5 MW’a çıkardık ki; bu artışı yaparken rüzgârımızı da düşündük. Rüzgâr sektöründen de, lisanssız rüzgârlarda tıpkı lisanssız güneşteki gibi güç artışı görmeyi bekliyoruz. Lisanssız projeleri çok önemsiyoruz Çünkü, enerjinin daha eşitlikçi, adil bir tarafını bizlere gösteriyor. Sektöre daha fazla nakit girişi sağlayacak. Lisanssız rüzgâr da Türkiye yenilenebilir komposizyonunu değiştirebilecek bir oyuncu olabilir” şeklinde konuştu.

(Mevlüt Hasgül/İHA)