Trabzon, Türkiye’nin çok önemli bir şehridir. Türkiye’de lobisi her yönüyle etkin ve yüksektir.  Bir Trabzonlu, Trabzon’dan yolu geçen herhangi birinin bile yükselmesinden çok mutlu olur. Trabzonlu geride kalmayı sevmez. En iyisini yapmaya çalışır. 

Ancak, Trabzonlu kendi içerisinde bu güçlü yönlerini avantaja çevirip Trabzon şehrinin olması gereken düzeyde yol kat etmesini sağlayamıyor. Bunda herkesin bir sorumluluğu olduğu kanaatini taşıyorum. Bazen küçük şeylere takılıp büyük resmi görmek istemiyoruz.  Çevremizdeki tüm illerde çok farklı gelişmeler olurken, biz bu gelişimi sağlayamıyoruz. Geçmişte Trabzon’dan birçok konuda geri olan iller aldı başını gidiyor. (Samsun, Eskişehir,  Kayseri, Antep vs.)

Şehirde sorumluluk almış ya da hali hazırda görevde bulunan herkes iyisini yaptığı kanaatini taşıyor. Tabii ki iyi yapılan bir sürü şey var.  Her şeye kötü demek elbette doğru değil. Ancak yapılan şeyler şehrin büyükşehir ya da gelişen şehir kavramına hizmet etmiyor. Her yönüyle sıkışmış bir şehir kimliği hep ön planda kalıyor. Şehrin bir master planı yok, ulaşım master planı yeni yapılıyor. (Daha önce yazdığım yazılarda, bu konulara farklı açılarla değinmiştim.) Bir master plan olmadığı için göreve gelen her yönetim kendine göre bir kavram oluşturup onu uyguluyor. Sonradan gelenler de olanı beğenmeyip değiştiriyor.

  Yazıma Trabzon’da çok tanık olduğum 3 kavramla devam edeceğim;

  • Öncesinde Trabzon’da yaşayıp uzun zaman sonra yeniden Trabzon’a gelenlerin şehirle ilgili olan yorumu ‘’ Trabzon olduğu yerde saymış, ya da geri gitmiş.’’.
  • Trabzon’a ilk defa gelenlerin Trabzon’la ilgili yorumu ‘’ İsmi kendinden büyük bir şehir …‘’.
  • Trabzon’da yaşayanların Trabzon’la ilgili yorumu ‘’ Bu şehirde hiçbir şey değişmez.’’.

Şimdi sorulacak bir sürü soru geliyor insanın aklına;

-  Tarihi, Kültürü, Sanatı, Sporu, Denizi, Tarımı, Turizmi, Ticareti, Üniversiteleri olan bir şehir neden ve nasıl oluyor da böyle yorumlanacak bir gerçekle yaşıyor? 

- Bölgenin merkezi olan ve daha önce ticaret yapmak, alışveriş yapmak, eğlenmek amaçlı Trabzon’a gelenler şimdi neden başka şehirlere gidiyor?

-Trabzon’un kendi insanı neden alışveriş yapmak ve eğlenmek için başka şehirlere gidiyor?

- Büyük markalar neden sadece AVM’de var? Cadde mağazalarında neden yeterli düzeyde marka mağazalar yok? Kunduracılar Caddesi, Maraş Caddesi, Uzun Sokak Türkiye’ye göre kira değeri çok yüksek yerler. Ancak bu caddelerde orta üstü marka mağaza sayısı çok az. Genelde küçük metrekareli, küçük işletmelerle dolu.(Çakma parfüm, küçük cep telefonu mağazaları, büfeler, küçük mağazalar vs.)

- Bir şehrin yüzünün değişmesindeki en önemli göstergelerden biri olan büyük ve güçlü markalar (Avm dahil) neden Trabzon’da hiç yok?

- Şehrin gençleri, şehirde yaşamamak için her türlü kaçış yollarını deniyor. Göç her yerde olduğu gibi Trabzon’un da çok önemli bir sorunu. Hem sermaye göçü, hem de genç yetenek göçü verir hale geldik. Neden herkes bu şehirden kaçmak için uğraşıyor?

- Bir oyun parkı yok, bir lunaparkı yok. Bir hayvanat bahçesi yok. Bir eğlence merkezi yok. Şehrin ekonomi yaratacak bir çekim merkezi neden yok? 

-Kısaca Trabzon, adeta ışıkları sönmüş, sesi kısılmış, kulağı sağır olmuş bir insan gibi duruyor. 

Bu Yönetenlerin, yetersizliğinden mi, yoksa Yaşayanların umursamazlığından mı kaynaklanıyor?

Diğer taraftan,

-Her yönetici ve yönetim kendine göre en iyisini yapıyor.

-Yönetenler, değiştiğinde sanki bir önceki dönemden intikam alırcasına her şeyi ve herkesi hemen değiştiriyor.

-Şehrin yaşayanları her değişen yönetene çok çabuk adapte olurken, şehirde bir şey değişmiyor. 

-Bunların yanında şehirde bazı koltuklarda oturanlar oradan hiç kalkmak istemiyor. Ve orada kalabilmek için her şeyi yapıyorlar

-Yanlış olduğu kabul edilen bazı durum ve projeler nasıl oluyor da yapılmaya devam ediyor. O yanlışa imza atan herkes yerinde duruyor (Boztepe Tünelleri gibi, bir sürü örnek sayılabilir)

- Turisti, Turizm’i güçlendirecek aksiyonlar üretilmiyor, olanlar da tadilattan çıkmıyor. Şehir merkezinde turiste para harcayacağı, zamanını geçireceği hiçbir alan ve aktivite yok. Hiçbir çekim alanı yok. Gün içinde doğaya takılan turist akşamüzeri otele mahkûm bir yaşam sürüyor.

- Sahile sıkışmış olan şehir yeni projelerle daha da fazla sahile sıkıştırılıyor. Yapılan Projelere bakıyorsunuz çoğu, şehre vizyon ve kalite katacak nitelikte değil. Önceden Gülcemal projesi diye bilinen dolgu alanının ne olacağı hala belli değil, Akyazı’dan Ganita’ya doğru olan bölgeye baktığınızda bilinenleri söyleyeceğim; Şehir Hastanesi, Stadyum ve çevresi, cami,  Kadın yaşam ve istihdam üssü, spor kompleksleri, itfaiye, GASİLHANE, Avrasya pazarı, Kuyumcu kent, Bilim merkezi, Büyük Camii ve Ulaşım Daire Başkanlığı, Ulaşım Genel Müdürlüğü ve toplu ulaşım otobüslerinin park alanı.

- Ganita güzel olacak, Yalıncak plajı çok güzel oldu. Yapılan güzel şeyler de var tabii ki.

- Alt yapı ile birlikte yapılan üst yapı çalışmaları aksaklıkları olsa da şehrin önemli bir ihtiyacı idi ve güzel olacak.

- Maraş caddesinin trafiğe kapatılması konusu neden daha kapsamlı düşünülmüyor? Üniversiteden Akyazı’ya kadar olan bölgeyi içine alacak şekilde öngörülmüyor. Maraş Caddesi kararının da enine boyuna düşünülmediği gerçeği ortada iken. 

- Şehirde hala bir raylı sistem kurgusu yok. (Ulaşım master planı ile birlikte gündeme gelecek!!!!)

- Değirmendere vadisi ve sanayi bölgesi neden şehre güzellik katacak şekle dönüştürülmüyor. (Sanayi siteleri daha içeri bölgelere taşınıp tek bölgede toparlanılabilir)

- Şehri Güneye açacak hiçbir proje yok. Ve herkes çözümü Güney Çevre yolu ve Samsun-Batum raylı sisteminde görüyor. Şehirdeki kamu içerikli projeler neden güneye kaydırılıp, sıkışan sahil daha çekim olabilecek projelere dönüştürülmüyor?

- Şehir Yollarını birbirine bağlayan dikey yollarımız olmadığı için Trafikte sorun yaşıyoruz. Ancak hala sahile paralel yollar yapılıyor. Dikey bağlantılar olmadığı sürece bu yatay yollar trafik sorunu çözmeyecek ve şehir daha da sıkışacak.

Yapılan şeyler, şehre bir şey katacak hale gelmiyor.

Bakıyorsunuz, bir dünya projeden bahsediliyor, ama şehre katkı sağlayacak hiçbir şey ortaya çıkmıyor, ekonomik değer yaratmıyor.

Herkes olduğu yerde en iyisini ve en doğrusunu yapıyorsa bu şehir neden bu gerçekleri yaşıyor? Bu şehrin insanı neden bunu yaşamak durumunda bırakılıyor?

Bir sorunu çözmek istiyorsanız, önce sorunu tanımlamanız gerekir. Sonra teşhisini koymanız, daha sonra da tedavisini uygulamanız gerekir. Sorunlar bu kadar ortalıkta dolaşırken, çözümler konusunda neden bu kadar çaresiz kalınıyor? 

Sorun İNSAN’ mı, İMKANSIZLIK’mı?

Yoksaaaaaaaaaaa...