Abdullah Avcı’nın da dediği gibi tüm Türkiye’nin beklediği olay dün gerçekleşti. (Ben buna katılmıyorum) Trabzonspor kaybetti, artık dekoder satışları patlayacak Üç büyüklersiz yarış olmayacak (!) ayrıcalık isteyenler daha da keyiflenecek!

Hop! bir dakika beyler…

Trabzonspor sadece bir maç kaybetti. Bizi hep kazanmaya alıştıran takım kaybedince kabullenmesi zor olabilir ama bu maçın telafisi Cumartesi günü yine elinde olacak. 

Bu köprünün altından çok sular akıp yolunu bulacak. Hemen hemen herkes Trabzonspor’un elini kolunu  sallayarak şampiyon olacağını düşünmüyor, hatta tahmin bile etmiyor. 

Bu bilinçle her maç aynı odak ve hedefle taraftar takımının yanında durmalı. Ki hiç olmadığı kadar duruyor da. 

Öyle ki; geçmiş yıllardan edinilen tecrübeler ışığında taraftar artık saha sağ duyulu ve akılcı hareket ediyor. Mesela Karagümrük maçında Abdülkadir Ömür yarı sahadan Uğurcan Çakır’a 30 metre geri pas atıyor ve alkış sesleri yükseliyor.

Öncelerde bu durum net bir tepkiyle karşılanırdı. Ne demek efendim kendi sahanda geriye pas yaparsın, bu durum aşıldı. Dün maçın bitimiyle karalar bağlamayan ve sakin kalan taraftalar gecenin karanlık saatlerinde takımın büyük coşkuyla havalimanında karşıladı. Bu anlık reaksiyonları gösterebilmek hedefe giden yoldaki en büyük ateşleyici güç olacaktır.

Maça gelince karşılaşmanın baştan sona hakimi Antalyaspor’du. Ortaya koydukları ekstra oyunlarla maç hak ettiler. Doğukan, Güray, Fredy ve Poli ile maçı adeta forse ettiler. Trabzonspor ise kötü başladığı maça bir de Nwakeme’yi kaybederek başladı. Hakemin ince kartları es geçmesi, zeminin zorlaması iyice takımın gardını düşürdü. Topu hücum alanına taşımakta zorlanan hatta başaramayan bir takım olarak sahadaydı. Tek tek isim vermeye gerek olduğunu düşünüyorum, takım halinde bir kötü performans vardı. Sadece sahada değil, kulübede de… Buradan genel bir özeleştiri çıkmalı, çıkacaktır da... 

Günün sonunda ise kaybedilmiş bir 3 puan, telafisi olacak onlarca maç var. Daha yolun başı ve bu yol hiçbir zaman güllük gülistanlık olmadı.