Deri hastalıkları ile stres, depresyon ve ruhsal vakalar arasındaki bağlantı önceden beri biliniyor. Birey psikolojik sorunlarını kişisel ya da ailesel sıkıntılarını bir cilt problemi halinde yaşayabilmektedir. Ayrıca kendiliğinden oluşmuş bir deri sorunu ve saç dökülmesi bireyde psikolojik bozukluklara ve hatta psikososyal olumsuzluklara neden olabilmektedir. Kısaca, saç dökülmesi ve stres arasında iki tür bağlantı söz konusudur:

1. Birinci bağlantı, bozulmuş ruhsal yapının desteklediği başka bir sebep olmaksızın, stresin perçinlediği saç dökülmeleri oluşabilir.

2. İkinci ilişki ise saç dökülmesi sonucu oluşan görünüme karşı bireyin geliştirdiği psikolojik tepkilerdir.

Hislerin olduğu birinin ölümü, sevgili ile yolları ayırmak, iş dünyasındaki akıbetin ne olacağı gibi ciddi stres halleri; çarpıcı, hızlı, şiddetli saç dökülmelerine yol açabilir ve bu olaya stresle tetiklenen telojen effluvium denir.

Kronik, sinsi, yavaş gidişli saç dökülmelerinde, dış etkilerin yanında psikolojik sebepler de etkilidir. Burada saç köklerinin anajen (büyüme evresi) evreden telojen (dökülme evresi) evreye erken geçmesi yoluyla strese yanıt oluştuğu düşünülmektedir.

Alopesi areata (Saç Kıran): Madeni para büyüklüğünde, yani 2-2,5 cm büyüklüğünde dairesel oluşan saç dökülmesidir. Her iki cinste oluşabilir. Bu hastalığın ortaya çıkışında psikososyal streslerin etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle çocuk hastalarda yapılan incelemeler saç dökülmesi öncesi dönemde çocukların negatif yaşam olaylarıyla karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir.

Psikolojik stres sonrası olan saç dökülmelerinin altında yatan başlıca olay psiko-nöroendokrin sistem ile immun sistem arasındaki karmaşık etkileşmedir. Yani immun sistem psikolojik olayların etkisiyle harekete geçer ve sonuçta saç dökülmesi ortaya çıkar.

Stres ile saç dökülmesi arasındaki ikinci ilişki saç dökülmesinin yarattığı psikolojik sorunların oluşturduğu strestir.

Saçı dökülen insanlarda yapılan çeşitli psikolojik araştırmalar sonucunda benlik duygusu, vücut imajı, öz saygı, kendine güven gibi duyguları etkilediği ortaya çıkmıştır.

Saç dökülmesi yaşayan kadın ve erkeklerde yapılan araştırmalarda erkeklerde saç kaybının artmasıyla depresyon, içe dönüklük, aşırı sinirlilik, özbenlik duygusunda azalma gibi negatif sonuçlar çıkarken, kadınların da günlük yaşamlarını negatif etkilediği ve sosyal problemler yaşadıkları görülmüştür.

Bu tip kişiler toplum içerisinde daha gergin, utangaç, boyunlarını daha dik tutmakta (boyun ağrısına yol açan), çokça özenle saçını yıkamak, kurutmak gibi metotlara başvurmaktadırlar.

Tedavi konseptinde bu durum dikkate alınmalıdır. Tedavide bilgilendirme, altta yatan psikolojik sorun için profesyonel destek almak, stresle mücadele etmek, saç dökülmesini durdurucu tedavilerden faydalanmak, doğru destek ürünleri kullanmak saçların dökülmesini ve kaybının önüne geçecektir.