Trabzon gastronomi tarihinde çok önemli bir yer tutan Rüştü Akıntürk abinin Fırını, 1920’den beri birçok savaşa tanıklık etmiş hatta karneyle satışların bile yapıldığı, hala günümüzde var olan eşsiz lezzet duraklarından birisidir.

Bu tarihi fırın tam 4 kuşaktır hizmet vermeye devam ediyor.

Rüştü ağabey Pazarkapı'da Kanuni İlköğretim Okulu'nun yanında tarihi bir evde ikamet ederdi.

Çocukları da günümüzde hâlen daha babalarından kalan o tarihi evde oturmaya devam etmektedirler.

Fırının bütün işleriyle ilgilenen kızı Yeşim Akıntürk, babasından kalan geleneği özenle günümüzde de devam ettirmeye çalışmaktadır.

(Dededen babaya, babadan da kızı yeşim Akıntürk'e kalan fırın işletmeciliği)

Trabzon'da bugüne kadar "Ben fırıncıyım" diyenlerin hemen hemen hepsi Rüştü ağabeyin yanında çalışarak mesleği öğrendikten sonra, ayrılarak kendi işyerlerini açmıştır.

Trabzon'da bugün faaliyet gösteren bütün fırınların işletmecilerinde bile Rüştü ağabeyin emeği vardır.

Hiç bir katkısı olmasa bile idol olarak Rüştü ağabeyi örnek almışlardır.

Rüştü ağabey, yarım bıyığıyla, üzerinden hiç çıkarmadığı siyah çeketi, yeleği ve yeleğinin sağ cebinde taşıdığı köstekli saatiyle, mahallemiz Pazarkapı'nın sembollerinden birisiydi.

Rüştü ağabey sabah beşe kadar beş fırından ekmek çıkarır.

Ekmek işi bitince hafta içi saat on birde, hafta sonu sabah sekizde kıymalı, peynirli ve tophane üretimine başlardı.


(Fırının kürekçisi sabah dokuzda iş başında)

Pazarkapı'daki fırınlarda, öyle şimdiki gibi yirmi dört saat peynirli kıymalı pişirilmezdi.

Rüştü ağabey öğleden sonra saat üç gibi işini bitirir, fırınını kapatır. Saat dörtten sonra da özel misafirlerini fırında tepsiye balık, et ve kuzu kelle pişirir, öyle ağırlardı.

Trabzon'un bütün tanınmış, tabiri caizse kalburüstü insanlarını saat dörtten sonra Rüştü ağbinin fırınında görebilirdiniz.

Mahallemiz Pazarkapı'yı dünyaya tanıtan en önemli üç markadan birincisi Rüştü ağabeydir. İkincisi Meşhur Pilavcı Hüseyin Kalkanoğlu'dur, üçüncüsü ve en önemlisi de mahallemiz Pazarkapı'da doğup büyüyen, 16 yaşına kadar, günümüzde de faaliyetini sürdüren beş yüzlük camiye adını veren, Hoca Halil'in talebesi, Tarihe Muhteşem Süleyman diye adını altın harflerle yazdırmış mahallemizin çocuğu, Kanuni Sultan Süleyman Han'dır.

Rüştü ağabeyin fırınında fırın olmasından dolayı sadece içerisinde ekmek pişirdiğini zannetmeyin, ekmek ile çok lezzetli pideleri de imal etmektedir.

Kıymalı, peynirli, kaşarlı pidelerin üstüne bir de harika bir Trabzon tereyağı da gelince karşınıza iştah kabartan bir görüntü çıkıyor. Görüntüsünden önce yapılırken kokusu bile insanı acıktırıyor.

(Evlerde hazırlanan peynirliler fırında karışmasın diye maydonozlu yapılırdı)

Her sabah saat 5'te fırın açılıyor ve un, su, maya hemen hazırlanıp ekmekler yapılmaya başlanıyor. Fırındaki usta da ekmekleri pişirmeye başlıyor. Usta başı yıllardır her sabah 5'te gelip ekmeklerini özenle pişirmeye devam ediyor, bize de bu ekmekleri yiyip damaklarımızı şenlendirmek kalıyor.

Düşünün ki o kadar güzel ekmekler yapılıyor ki birçok Avrupa’da yaşayan Türklerde gelip bizzat bu ekmeği alıp evlerine götürüyor. Türkiye’de olup da başka illerde yaşayan insanlar bile haftada bir gün uğrayıp ekmeklerini alıp evlerine götürüyor ve her hafta gelip ekmek almaya devam ediyorlar.

Eğer sizde ya yolunuz düşer ya da Trabzon’dan geçerseniz Rüştü ağabeyin fırınından çıkan muhteşem pidelerini mutlaka yiyin, eve giderken de ekmeğinizi alıp gitmeyi unutmayın.

(Pazarkapı'nın damak çatlatan vazgeçilmezi kapalı kıymalı ve tavşan kanı çay)

Mahallemiz Pazarkapı'yı dünyaya tanıtan Rüştü ağbiyi bir Pazarkapılı olarak rahmetle minnetle anıyorum.

Kalın sağlıcakla...