Hani derler ya, “Hırsız içeriden olunca kapı kilit tutmaz” diye…
Bu şehrin derdi tam da budur birader.
★
4.685 kilometrekarelik şehirde bir dikili ağaçları bulunmazken, ellerine balta alıp gezenleredir sözüm;
Dertsiniz Trabzon’a kardeşim!
★
Hem içerdesiniz, hem dışarda…
★
Çalıyorsunuz..!
Trabzonluların hayallerini, beklentilerini, ümitlerini yok ediyorsunuz.
★
İşiniz gücünüz, atılacak adımlara çelme takmak.
★
Trabzonlu olmakla, Trabzon’a muhaliflik arasında öyle sıkışmış bir haldesiniz ki;
Neyi eleştirip, neyi sahiplenmeniz gerektiğini düşünemez olmuşsunuz.
★
Her şeye…
Ama her şeye takmışsınız.
Kente AVM yapana ‘Elin gâvuru..!’ der, karşı çıkarsınız.
Özel hastane yapılır; siyasi malzeme ararsınız.
★
Size göre;
-Yol
-TOKİ projeleri
-Postane
-Pastane
-Otel
-Tünel
-Restoran
-Yenilenen kamu binaları
Hepsi zarar…
Alayı fuzuli iş.
★
Zemin etüdü için Akyazı’ya ilk kazma vuruldu ya, hani…
Şimdi de şehir hastanesine diktiniz gözleri.
★
Adam çıkan habere yorum yazıyor.
(Ne bileyim işte öyle gelmiş aklına.)
“Şu güzelim yere hastane yapılır mı?”
★
Öteki, “Köyün başına hastane diktiler” diye çemkiriyor.
★
Beriki “Şehrin göbeğinde, kalabalığın ortasında branş hastanesi mi olur!” Diye sallıyor.
★
Dedik ya…
Sığmıyoruz hemşerim.
Sırf gönlünüz olsun diye Mars’a mı gidelim!
★
Topu topu, 4.685 kilometrekarelik şehir.
Dolayısıyla.
Ya köy, ya da sahil.
★
Önceleri, yap - işlet - devret modeline takmışlardı.
Devlet ben yapacağım dedi, kimseyi kesmedi.
★
Neden?
Marazlık olsun.
★
Arıyorlar…
Geçmişe özlem var çünkü.
★
Allah sizi inandırsın.
Etkililer elini taşa götürmese var ya…
12 kişilik hasta odalarında keyifle yatacaklar.
Öyle sosyal güvenceyle falan da değil ha…
Ahırdaki tek öküzün parasıyla!