Güney Asya ülkelerinde yaşayan ve Türkiye’de sadece tek bir örneği bulunan Rinoseros (Gergedan) Boynuzlu Kuş, insanlar tarafından boynuzundan takı ve aksesuar yapılabilmek için avlanıyor. Yaşadıkları ülkelerde koruma programlarına alınan bu türün nesli ciddi anlamda tehdit altında bulunuyor.

Güney Asya’da Sumatra, Borneo, Cava gibi ada ülkelerinde yaşayan bir kuş türü olan Rinoseros Boynuzlu Kuş, görüntüsüyle ve ilginç özellikleriyle dikkat çekiyor. Yaşadığı ülkelerde insanlar, bu kuş türünü gagasının hemen üzerinde bulunan boynuzundan takı ve aksesuar yapabilmek için avlıyor. Yaşam alanları olan bazı bölgelerde koruma altına alınmalarına rağmen sayıları her geçen gün azalan Rinoseros Boynuzlu Kuş türünün, nesilleri ciddi anlamda tehdit altında bulunuyor. Türkiye’de ise bu tür, sadece Kocaeli’nin Darıca ilçesinde bulunan Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’nde görülebiliyor. Hayvanat bahçesi, bu türün neslinin devamlılığının sağlanması için yapılan çalışmalara katkı sağlıyor.

"Kuluçka süreci boyunca erkek, anneyi besliyor"

Rinoseros Boynuzlu Kuş türünün orta kuşakta yani tropik bölgelerde yaşayan tropik bir canlı türü olduğunu söyleyen Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi Baş Bakıcısı Mesut Kaya, “Parkımızda boynuzlu kuş türlerinden 4 farklı tür var. Ama orta kuşak yani Güney Asya ülkelerinde yaşayan tek tür bunlar. Diğerleri Afrika türleri. Bunların en önemli özellikleri, erkeklerin ve dişilerin üreme dönemlerindeki davranışları. Erkek ve dişi birbirine güven hissettiği zaman gagalarıyla yem alıp, birbirlerini besleme davranışı gösteriyorlar. Bu davranışı görüldüğü zaman bu, iki bireyin birbirlerine güven duyduklarını ve çiftleşme olgunluğuna geldiklerini gösteriyor. Yuva yapma durumları da çok enteresan aslında. Dişi birey, ağaç kovuklarındaki yuvanın içerisine giriyor. Erkek dışarıdan çamurla yuvanın ağzını sıvıyor ve küçük bir delik bırakıyorlar. Kuluçka süreci boyunca erkek dışarıdan anneyi besliyor. Yavrular çıktıktan sonra da yine baba, anneyi ve yavruları beslemeye devam ediyor” dedi.

“Farklı bir görünüşü var”

Bu türün, Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesinde en ilgi gören kuşlardan bir tanesi olduğunu belirten Kaya, “Görsel olarak da hakikaten farklı bir görünüşü var. Yerde ve ağaç dallarında da zıplayarak yürüyorlar. Sadece çocukların değil, yetişkinlerin de çok fazla ilgisini çekiyor. ‘Çift gagası var’, ‘Başında muz var’ gibi ilginç benzetmelerle karşılaşabiliyoruz. O yüzden çok ilgi çekici bir hayvan” diye konuştu.

“Boynuzlarıyla takı ve aksesuar yapıyorlar”

İnsanların takı ve aksesuar merakı yüzünden bu türün neslinin tükenmekle karşı karşıya kaldığını dile getiren Kaya, “Bulundukları bölgede artık bu son dönemde koruma çalışmaları yapılıyor. Biz de Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi olarak bu koruma çalışmalarına destek veriyoruz. Orada yapılan koruma çalışmaları, bunların yaşadığı bölgedeki yerel halk, yani sıradan insanlar, vatandaşlar görevlendiriliyor, bu hayvanların yuva yaptığı bölgelerde, yaşadıkları bölgelerde devriye atıyorlar. Üremelerini gözlemliyorlar veya kaçak avlanmayı engelliyorlar, ihbarlarda bulunuyorlar ve bunların nesillerinin devamlılığını sağlamak için gayret gösteriyorlar. Biz de bunlar için buradan oraya katkı sağlıyoruz. Türkiye’de sadece bizim parkımızda var bu tür. Diğer hayvanat bahçelerinde veya doğada görebileceğiniz bir tür değil. Nesillerinin tükenmekle karşı karşıya olmalarının sebebi; bu hayvanları boynuzları yüzünden avlıyorlar. Boynuzlarıyla takı ve aksesuar yapıyorlar. Sırf takı ve aksesuar yapmak için bu güzelim canlıların hayatlarına son veriyorlar maalesef” şeklinde konuştu.

“Bu gezegen sadece bizim değil”

Bunun önüne geçebilmek için insanoğlunun bazı şeylerin farkına varması gerektiğini vurgulayan Kaya, “Bu gezegenin sadece bize ait olmadığını bilerek yaşamamız gerekiyor. Başımızın üzerinden uçan bir serçenin veya bu boynuzlu kuşun, parkımızdaki diğer hayvanların, doğada gördüğünüz diğer hayvanların bu ekolojik sistemin, bu besin zincirinin bir halkası olduğunu biliyoruz ya, işte biz de insanlar olarak o zincirin bir halkası olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Bu gezegen bizim değil, bize ait değil. Bu gezegen hepimizin. Bütün ekosistemin içerisindeki canlıların birbirine ihtiyacı var. Bu bilinçle yaşamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.