Zarar verme, cinsellik,  dinsel takıntılar düşünce ya da görsel imge şeklinde olup sıkıntı verme özelliğine sahiptirler. İstemsiz gelen bu düşünceler durdurulmaya, kontrol edilmeye çalışılır. Çaba gösterdikçe sıkıntı daha da artabilir. Sıkıntıyı azaltmak, düşünceleri kontrol altına almaya çalışmak için kişide kompulsif davranışlar ortaya çıkmaktadır. Mesela kirlendiğini düşünen bu sıkıntıdan kurtulmak için ellerini temizler. Birine zarar geleceğini düşünen lambayı defalarca açıp kapatmaya çalışır vs. bütün bunlar kısa süreli de olsa sıkıntının azalmasına hizmet etmektedir. Ancak takıntıların tekrar tekrar oluşmasına da davetiye çıkarmaktadır. Yani elini yıkadığında elinin kirli olduğundan emin olmak anlamına gelebiliyor. Defalarca prizi açıp kapatmak ve bu sayede anneme bir şey olmayacak düşüncesi sanki bu davranışla kontrol altına alınıyor gibi. Ancak anneme zarar gelecek takıntısı tekrarladığında lambayı açıp kapatma sayısı giderek artacaktır. Yani özetle takıntı kaygıya, kaygı kompulsiyona, kompulsiyon sakinliğe, sakinlikte takıntıya dönüşebilmektedir.

Aslına bakılırsa takıntılar her insanda olabilir. Olması da doğaldır. Her takıntı hastalık anlamına gelmez. Takıntılarla ilgili zihinsel ve davranışsal uğraşılar kişinin günlük yaşam kalitesini olumsuz etkilemeye başladığında kendisinin ve etrafındaki insanların dikkatini çekmeye başladığında ev, mesleki, sosyal ilişkilerinde sorunlar ortaya çıkardığında artık bu bir sorundur. Kaldı ki bu takıntılarla sürekli meşgul olmak kişiyi depresyona sokabilmektedir.

Not: Bir sonraki yazımız OKB’nin yaygınlığı ve seyri ile ilgili olacak.