26 yıldır evinde mağlup edemediğiniz, sezona 19'da 19'la başlayan, 50 bin taraftarı arkasına hakemleri de yanına alan Fenerbahçe'yle oynamak hiç de kolay değildi aslında! Zoru kolaya çeviren Abdullah Avcı ve öğrencilerini fazlasıyla tebrik etmeliyiz diye düşünüyorum.

Peki, bu zor durum kolaya nasıl dönüştü? Cevap çok net, Abdullah hocanın taktiksel dehasıyla... 2.01 cm.'lik forvet oyuncusu ancak bu denli mükemmel kullanılabilirdi! Doldur boşalt yapmadan bölgeye atılan her topu Onuachu ya aldı gitti yada kalabalık olarak orta sahada bulunan arkadaşlarına servis yaptı. Belkide maçın şifresi buydu! Orta sahada kalabalık olmak... Mendy, Berat, Abdülkadir, Pepe, Visca ve oyuna sonradan dahil olanlar bu "kalabalık orta saha" taktiğini layıkıyla yerine getirdi.

Ufak bir parantez de Berat'a açmak gerekiyor. Attığı harika golden bağımsız, maçın en iyisiydi... Gittiğinden daha iyi döndü ki Arabistan liginden iyi dönmek çok da beklenir bir durum olmasa gerek. Dikine oyununun ve dikine paslarının altında kesinlikle Arabistan'da çalıştığı hocası Gerard'ın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.

Bir parantez de hakemler hak ediyor fakat hak ettikleri sıfatlar buraya yazılacak cinsten değil. Verilmeyen gollerden mi başlasak yoksa çıkmayan kartlardan mı? Yada verilen komedi penaltıdan mı? Yazanın üşeneceği, okuyanın yorulacağı bir durum bu aslında. Çünkü sadece tarihler değişiyor fakat oynanan tiyatro hep aynı! Arada Trabzonspor gibi bu oyunun tekerine çomak sokanlar çıksa da genelde kazananlar çoğunlukla tiyatroyu yazanlar...

Bu arada konudan bağımsız son günlerde balık muhabbeti yapan arkadaşlara, önemli bir bilgi vermek istiyorum. Her ne kadar en iyi hamsi aralık-ocak aylarında çıksa da kasım'da yenilen hamsi de makbüldür ve iyi gider. Son bilgi ise şu, hamsi asla bir balık değildir ve şakaya gelmez...