Dünyaya gelişimizden itibaren bilinmezliğin, bilinmezliğe bağlı kaygı ve endişenin yarattığı duygularla yüzyıllardır yaşamımızı sürdürmekteyiz. Öğrenme başladığında ise belirsizlik ve kaygı yerini güvenme, huzura ve rahatlığa bırakır. İnsanoğlu hayatı boyunca bilinmezliğe ve çaresizliğe karşı merak ederek, öğrenerek, savaş açmayı ve güvenli alana geçebilmeyi bilgiyle (bilimiyle) hayatta kalarak başarmıştır. Anlaşılacağı üzere belirsizliğin ilacı gerçekçi bilgidir. İnsanoğlunun hayatta kalmayı başarmasında yeri geldi korkarak-kaçarak, yeri geldi bilmeye çalışarak, meydan okuyarak ve bazen de teslim olarak ortaya koymuştur. Bunların her biri doğaldır.

Belirsizlik, tehdit algısına ve kaygıya yol açarken bir süre sonra kaygının kendisi de belirsizlik yaratarak tehdit algısını artırır. Bu süreç tahammülsüzlükle birleşince kısır bir döngü oluşturabilmektedir. İnsanın başına her şey gelebilir. Örneğin, depremde evde durmamak güvenliyken pandemide evde kalmak güvenli hale gelebilmektedir. Umarım olmaz, ikisi bir anda yaşanırsa teslim olmak, çaresizliği kabul etmek durumunda kalınacaktır. Öyleyse bilinmezi ve kaygıyı yok sayamayız, gerçek bilgiyle (yetkililerin, işin uzmanlarının verdiği bilgileri uyarıları) önlem almak bilinmezlikle tahammül etmeyi öğrenerek güvenli alanda kalacağız. Neden mi? İnsan doğduğu günden itibaren üretmeye çalışmaktadır.

İnsan üretmek-büyümek-gelişmek gibi güçlü ihtiyaçlara sahiptir. İnsan ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığında, ihtiyaçlarının gerçekleştiğini gördükçe, huzur, rahatlık, gurur gibi konforlu ve hoşnut duygulara ulaşacaktır.

Şunu belirtmeliyim ki, pandemi sürecinde aldığımız tedbirlerle kesinlikle tek başımıza üstesinden gelemeyiz. Sevgi ve şefkati öne çıkararak, başkalarını suçlamayı, eleştirmeyi, hor görmeyi geri planda tutarak “insan olmak” özlemiyle, birlik olmaya, dirlik olmaya ve üretmeye niyet etmeliyiz.

Belirsizlikte kalma!

Kaygıya rağmen sevdiklerinle evde kal.

Uzm.Dr. Gökhan Kandemir

Psikiyatr & Psikoterapist

www.drgokhankandemir.com

İrtibat tel: 0462 4110404