Maç temposu kazanmış, son haftaya da moralli girmiş, ödemeler yapılmış ve sözleşmelerin alındığı bir oyuncu ve teknik heyet grubu sahadaydı. Bakıldığında yönetim elinden geleni büyük oranda yapmış işi sahadaki futbolculara bırakmıştı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

Haftalardır dominant oyundan uzaklaşan ve sadece teknik kapasitesi üst düzey oyuncularıyla pas oyununa yoğunlaşan Trabzonspor bu kimliği üzerinden atamıyor. Kopenhag maçı gibi başlayan karşılaşma akıl almaz bir şekilde savunma ve orta saha oyuncularının uyumsuzluğuyla 3-1’e geldi.

10 kişiyle oynamalarına rağmen fizik kalitesi daha yüksekte olan Ferencvaros, Trabzonspor'a Kopenhag maçı gibi bir ilk yarı yaşattı. Kadro tercihi mi denir ya da oyuncuların günlük performansı mı apaçık bir şekilde ilk yarılar pas geçilip takımın gardı düşüyor.

İkinci yarıda Avcı, Hamsik, Yusuf ve Eren hamleleriyle başladı. Doğru ve direkt oyuna etki ettiler, belki de bu grup 11’de başlamalıydı.  Gomez ve Umut görünen o ki, beraber oynadıkça takımın vitesini yukarı çekecek. Bakasetas’ın gayreti şahaneydi.

Djaniny oyuna giriş zamanı hatalıydı. Neden olarak "top taşısın" diye alındı ama statik bir oyun oynadı. Takım işlemeye başlamıştı ve o çark dönmeye başlamadan bozuldu. Bu sefer orta saha ve hücumda yığılma meydana geldi.

Verilen pozisyonlar oldu. Taha’nın kurtarışları Trabzonspor’un umutlarını yeşertse de beklenen o gol o pozisyonları olmadı.

Süper Lig’e dönme vakti, beklenen o “yeniden şahlanma” oyuncu grubunun birlikte oynamasına daha çok performans vermelerine bağlı. Şu çok net ki sahadaki hiçbir oyuncu %100 değil.