20 aydır Trabzon’da valilik görevini başarıyla yürüten Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu 61saat.com ekibini makamında ağırladı, çok önemli açıklamalarda bulundu. 

Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu’ndan, 61saat.com’a önemli açıklamalar. 

Türkiye’nin en çok okunan yerel haber platformu 61saat.com haber sitesi İmtiyaz Sahibi Erhan Esaspehlivan, Genel Koordinatör Tayfun Çöpçü ve Haber Müdürü Serkan Kılınç Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu’nu makamında ziyaret ederek Trabzon ile ilgili merak edilenleri konuştu.  

61saat.com ekibi olarak Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu ile birlikte röportajımızın bu bölümünde, “Koronavirüs sonrası turizm gelişmelerini” , “Avrasya Üniversitesi ile Yomra Belediyesi arasında yaşanan arazi sorununu” “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun memleketinde valilik yapmanın nasıl olduğunu”, “Şehirdeki ‘İki vali var’ söylemini”, ‘Trabzon’a gelirken ve geldikten sonra yaşananları”, “Hıdırnebi Yaylakent’in son durumu”nu  konuştuk…
Bu önemli röportajda Trabzon Valisi İsmail Vali Ustaoğlu  61saat.com ekibinin sorularına içtenlikle yanıt verdi.

İşte Röportajın ikinci bölümü:

SORU: “Koronavirüs süreciyle birlikte en büyük yara alan sektörlerden biri de turizm. Trabzon’a da turizm noktasında büyük yatırımlar yapıldı. Trabzon turizmini önümüzde ki aylarda nasıl bir süreç bekliyor?” 

TURİZMDE UMUT VERİCİ GELİŞMELER VAR MI?

Pandemi süreci ülkemiz için, tüm insanlık için belli tedbirlerin alınmasını gerektirdi. Bizim ülkemizde, diğer ülkelerde olduğu gibi kapılarını kapatarak pandemi sürecinin daha fazla ülkemiz adına tehdit oluşturmaması adına bir takım tedbirler aldı. 

Bu bakımdan bizim ilimizde, en önemli vizyoner yüzümüz olan turizm, tabi doğal olarak ciddi şekilde etkilendi.
2019 yılı rakamlarına baktığımızda sadece dış hatlardan gelen uçak sayısı bin 740 civarında. Geçen yıl ilimize gelen yerli ve yabancı turist sayısı 1 milyon 600 civarı.
Sadece PTS Kayıtlarında 2019 Aralık sonu itibariyle Uzungöl’e giren araç sayısı 900 bin küsür…
Tüm bunlara baktığımızda ilimiz açısından turizmin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.
Bizim sertifikalı yatak sayımız 36 bin 500 civarında.
Sadece geçen yıl 1 milyon 600 bin turistin gece kalma sayısı 4, 5 milyonun üzerinde.
Turizmin çok önemli katkısı oluyor. Buna geçimini bağlayan, buna yönelik ciddi yatırımlar yapan onlarca vatandaşımız var. Bende zaman zaman vakit buldukça Cumartesi, Pazar turizm destunasyonlarımıza gidiyorum. Şu anda tesisler tamamen kapalı veya yüzde 5 - 10 kapasiteyle çalışıyor.
Ciddi yatırımlar yapılmış, ona göre planlamalar yapılmış.
Ancak maalesef tüm dünyada durum böyle. Tabi biz bu noktada önce Turizm Paydaşlarımızla toplantı yaptık. 

Ticaret Odası, Esnaf Odası, Turizm Temsilcisi ile toplantılar yaptık.
Değerlendirmeler sonucunda kamuoyu da biliyor, Milletvekillerimizle birlikte ilimizin bu konuda ki sıkıntılarını video konferans üzerinden Kültür ve Turizm Bakanımıza aktardık.
Bizim ilimize yüzde 90 körfez ülkelerinden geliyor. “THY öncülük ederse, oradan gelinebilir mi?” ama şunu gördük ki bu iş sadece bizim kapıları açmamızla olmuyor.
O ülkelerinden müsade etmesi lazım. Karşılıklı olan husus. Onunla ilgili sayın Bakanımız, Dış İşleri Bakanımızla ülkelere ziyaretler gerçekleştiriyor. Süreç maalesef böyle. Ama tabi bu konuda umut verici bir şey maalesef söyleyemiyoruz.

KAÇ TURİZM İŞLETMESİ SERTİFİKA ALDI

Diğer yandan bizim burada ki turizm tesislerimiz, işletmelerimiz Kültür ve Turizm Bakanlığının da vurguladığı sertifikasyon ile ilgili çalışmalar yaptı. Akredite olmuş, Kültür ve Turizm Bakanlığının ilan ettiği firmalar var. Bunlar sertifikasyon firmaları… Bunlar arasında yabancı firmalarda var. 

Biz bununla ilgili  toplantılar yaptıkı. Onlarla görüşmeler noktasında aracılık yapıldı. Onlara dediğimiz “Bakın hem sizin için, hem hijyen hemde güvenlik için önemli” Firmalarımız yoğun müracaatlar yaptı. 

Bugüne kadar 17 tesis, önemli bir gayret sarf ederek sertifika aldı. 10 tanesinin süreci devam ediyor. 

9 tane turizm belgeli yeme içme lokanta dediğimiz yeme - içme tesisimiz var. Bunlarında 2’si aldı. 

50 yatak üstünde ki tüm otellerimiz, Sağlık Turizm Sertifikasını alacak.  Girişlerine belli yerlere bunun belgelerini asıyorlar. 

Vatandaş gönül rahatlığı ile gidebilir. Firmalar tarafından da sürekli denetleniyor. Belgeyi bir kez aldı, oraya astı diye bir şey yok. 

HIDIRNEBİ YAYLASI’NDA TURİZM TESİSLERİ.. 

Geriye dönük çok güzel çalışmalar yapıldı. Profesyonel firma eliyle o bölgenin turizm planı projeleri çizildi. 

Bakanlık tarafından Turim Alanı olarak ilan edildi. 

Önümüzdeki süreçte beklentimiz yatırımcıların bu bölgeye ilgisini üst düzeye çıkaracak bir çalışma yapmamız. 

Orada bizim yerlerimiz belli. Orada sosyal tesis alanları, yeme içme alanları yine teleferik projesi var. 

Bu da yatırımcıların işi. Tabi bu pandemi sürecinden sonra bizim bölgemiz için kesinlikle yeni fırsatların ortaya çıkacağını düşünüyorum. Girişimciler olarak, şehir olarak kendimizi buna hazırlamamız lazım. Sosyal mesafeye, izolasyona riayet edildiği insanların doğal müstakil ortamlarda tatilini geçireceği imkan ve fırsatların pandemiden sonra öne çıkacağını düşünüyorum. 

Buna da bizim şehrimiz ve coğrafyamız çok müsait. 

Kırsal Kalkınma Alanında çok güzel yatırımlarımız var. Bu yıl çağrıya çıkıldı, girişimcilerimizden müracaat edenler var. Bunlar önümüzdeki süreçte daha önemli hale gelecek. Yatırımcılarımıza sunacağımız belli yerlerimiz var. Hıdırnebi’de bunlardan birisi.
Kayabaşı’nda yapılan yayla kent var. Bende zaman zaman çıkıyorum bize ait yer var orada. Çok güzel. Yaylalarımız gerçekten bulunmaz bir nimet ve değerini bilip bu krizi fırsata çevirmek için gayret göstereceğiz

SORU: “Avrasya Üniversitesi ile Yomra Belediyesi arasında yaşanan arazi sorunu bir süredir şehrin gündemini meşgul ediyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz neler?” 

BİR İLÇE İÇİN ÜNİVERSİTE BÜYÜK AVANTAJ

Yomra’da Üniversite’nin kullandığı arazi ile ilgili mahkeme kararları var. Şu an Avrasya Üniversitesi hala mahkemede süren bir konunun olduğunu iddia ediyor.. Yomra Belediyesi, “Mahkeme bize teslim etti, gereğini Avrasya Üniversitesi yapsın” diyor.

Açıkçası biz de bir ara yardımcı olalım, bu krizin çözülmesine katkı verelim dedik. Ama olmadı, bir orta noktada buluşulamadı. 

Hala görüşmeler devam ediyor. 

Buradan şunu söyleyeyim: Bir tarafta üniversite var. Bir ile, bir ilçeye özelde olsa bir üniversite kurulması çok önemli. Birçok ilçe bunun için gayret gösteriyor, yeter ki ilçemize bir üniversite gelsin diyor. 

Şehrimize gelen-gelecek misafir öğrencilerimizin tedirgin olmaması lazım. 

Rahat-huzurlu şekilde eğitim almaları önemli. Bir taraftan işin bu boyutu var.
Diğer taraftan Yomra Belediyesi, mahkemeye gitmiş mahkeme kararları elinde, ilçede yeşil alan sıkıntısı var. 

Kamuoyuna seçim öncesinde yapacağım  diye vadettiği hususlar var.
Biri ilimizin Belediye Başkanı, diğeri bu önemli eğitim kurumunun üniversitenin mütevelli heyet başkanı.
Ben ikisiylede konuştum. “Bu işi böyle sürekli basın üzerinden bir birinize, kamuoyunu da rahatsız edecek ki bunlar hoş şeyler değil. Bir şekilde uzlaşabilirsiniz. Uzlaşamayacak husus yok ortada. 

Belediyenin talep ettiği yeri kim kullanacak, yine halk ile birlikte üniversite öğrencisi kullanacak”
İlçede bir üniversite olması gerçekten kolay değil. 

Yomra’da bir üniversite var. Bunu da görmek değerini bilmek lazım. Çoğu yerlerde yok böyle bir imkan. Her iki tarafın bence daha aklı selimle, farklı etkiler altında kalmadan çözebileceği husus. 

İkisi de geriye dönük siyaset yapmış şehirde ön planda olan insanlar. Bunu çözebilirler.
Mesele bir araya gelip, konuşma ve uzlaşma kültürünü ileriye taşımak. Halledilemeyecek husus değil.
Paylaşılacak yer neresi?
Burada, devlet ciddi dolgu yapmış. 

Bu devlet, bu millet için harcamış parayı o sahayı ortaya çıkarmış. Kanunla buralar, yerel yönetimlere devredildi. Yomra Belediyesi’de yeterki ilçeme yatırım gelsin, üniversite gelsin diye meclis kararıyla bu alanı tahsis etmiş. İşin mahkeme boyutu devam etmiş. Tabiki mahkeme kararları önemli. Ama diğer taraftan uzlaşılabilir.. Ben iki tarafın ilçe menfaatine uzlaşması gerektiği kanaatindeyim. İki taraf da ilçe halkı da öğrencilerimiz de mağdur edilmeden bir orta yol mutlaka bulunacaktır.

SORU: “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun memleketi Trabzon’da valilik yapmak zor mu?” 

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLUNUN, MEMLEKETİNDE VALİLİK YAPMANIN ZORLUĞU VAR MI?

Trabzon’da göreve başlayalı 2 yıla yaklaşıyor, 20 ay oldu. Benim için böyle bir tarih şehrinde, kültür ve imparatorluk şehrinde görev yapmak ayrı bir onurdur.

Bizi bu göreve layık gören Sayın Bakanıma, sayın Cumhurbaşkanımıza özellikle şükranlarımı arz ediyorum. Çünkü ben biliyorum ki Trabzon ismi önlerine koyulduğunda illa “Kimi verilim” diye düşünülmüştür. Trabzon öylesine önemli bir şehirdir. Bizlerde, görev veren devlet büyüklerimizin sırtımıza yüklediği ağır sorumluluğu yerine getirmek adına, millete hizmet noktasında gecemizi gündüzümüze katıp şehrimize hizmet etmeye devam edeceğiz. 

“HAYIRLI OLSUN, ALLAH YARDIMCIN OLSUN”
Marka değeri çok yüksek olan ilde görev yapıyoruz. 

Bunu kendimde hissediyorum. Göreve ilk başladığımda arayanlar “Önce Hayırlı olsun ama ama sonrasında hemen Allah yardımcın olsun” demişlerdi. Ama ben bunu yaşamadım. 

Trabzon halkıyla. siyasetçileriyle, paydaşlarıyla tüm kurumları ve bu memlemekin yetiştirdiği ülke yönetiminde önemli görevler üstlenen ve başarılı işlere imza atan sayın bakanlarımızla hep pozitif, olumlu şeyler yaptık, hepsi şehrimize katkı anlamında tüm imkanları seferber ettiler. 

Burada bizim bu şehri yönetmemizde ve başarılı işler yapmamızda bizlere güç verdiler. 

Ben çok huzurluyum, mutluyum. 

Ailemle beraber bu şehirde görev yapmak ayrı bir haz. 

İnanın Trabzon çok güzel görev yapılacak bir il.. 

SORU: “Yakın dostunuz, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun valilik geçmişinden dolayı zaman zaman vatandaşlardan, “Şehirde 2 vali var” söylemini duyuyoruz. Siz bu söylemi nasıl karşılıyorsunuz?”

 ŞEHİRDE  “2 VALİ VAR” SÖYLEMİNE NE CEVAP VERDİ 

Belediye Başkanımız bizim meslekten dönem arkadaşımız. 26 yıldır tanıdığımız her yönüyle bildiğimiz çalışkan bir arkadaşımız. Ama sonuçta bu şehirde herkesin görevi var. O bu şehrin seçilmiş belediye başkanı, bende bu şehrin atanmış valisiyim. “Şehirde 2 vali var” diye bir şey yok. Sonuçta bu şehrin bir tane valisi var. Vatandaşımız doğal olarak, Murat Başkanımız, geriye dönük valilik yaptığı için bazen  “Sayın Valim” diyebiliyor. 

Ama sonuçta dediğim gibi bu şehrin bi tane valisi var. Herkes işini yapıyor. Biz uyumlu bir şekilde sürekli istişare ederek, bu şehre bir şeyler katma adına sürekli diyalog halindeyiz. 

Bir araya geliyoruz, birlikteyiz. Önemli olan geldiğimiz ilk gün şunu söyledik: Bu şehri ortak akılla yöneteceğiz. Bu ortak aklın bir parçası yerel yönetimler, milletvekilleri, Sivil Toplum Kuruluşları ve basındır. Size de bu manada ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten işinizi hakkıyla yapıyorsunuz. 

Tabiki istişare edeceğiz konuşacağız. Şehrin geleceğine katkı sağlama adına bir şeyler yapacaksak, hep birlikte yapacağız. Onun için biz belediye başkanımızla sürekli beraberiz. Özellikle turizme alakalı neler yapabileceğimiz hususunda bir araya gelip toplantılar yapıyoruz. Çünkü ben burada kendimi en güçlü hissettiğim an, yerel yönetimlerle kurduğumuz diyalogla oluyor. Belediye başkanımız Murat beyde, yerel yönetimlerde kendini güçlü hisseder. Bazı şehirler bu konuda yoruluyor, sıkıntı yaşıyor. O tarafa çekiyor, bu tarafa çekiyor.
Böyle bir şey söz konusu olamaz. Bizde olamaz. Geldiğimiz ilk günden şu ana kadar geçen süre içinde, tüm konuşmalarımız bu şehrin faydasına olan her şeyi birlikte yürütmeye, yönetmeye yöneliktir ve böyle de devam edecektir. 

RÖPORTAJIN SON BÖLÜMÜ YARIN

VALİ USTAOĞLU RÖPORTAJININ İLK BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN