Şehirler, toplumların en önemli yaşam alanlarını oluşturur. Şehrin gücü ve vizyonu orada yaşayan insanların geleceğine yüksek düzeyde etki eder.

Bunun için de şehir planlamaları çok önemlidir. Şehrin, dünya ve ülke gerçeklerine göre konumu, tarihi, kültürü, sanatı, mimarisi, zenginlikleri, potansiyeli, sporu, sosyolojisi, tarımı, doğası, sanayisi, turizmi, ulaşımı, havası, ekonomisi dikkate alınarak yapılacak araştırmalar sonucu bir master şehir planı yapılır.  Şehir adına yönetenler değişse de sorumluluk alan herkeste bu master plan dahilin de hareket eder ve aksiyon alır. Bu master planlar en az 50 yıllık olmalı ve zaman içerisinde değişen

ihtiyaç ve durumlara göre revize edilmelidir. Bu durumun faydalarını bir düşünün.

Gelelim günümüze bu işler nasıl yönetiliyor. ☺

Her seçilen kendine göre bir şehir kurgusu yapıyor. Kendi seçilmişlik önceliklerine göre hareket ediyor. Şehrin ne hafızası kalıyor ne bir hatıratı nede duygusu. Yaşadığınız yerin yabancısı oluyorsunuz. Ya da tam tersi biri çıkıyor harika bir şehir yaratıyor. İşler hep birine göre oluyor işte. Bir plana göre değil.

Trabzon’umuza bir bakalım. Bu şehrin bir master planı olsaydı, akşamdan sabaha delinen Boztepeler, nereden geçeceği belli olmayan yollar, yapılan duvarların yıkıldığı göller, doldurulan denizler, yeri tartışılan hastaneler ve otogarlar, yıkılacak geçitler, gereksiz yapılmış üst geçitler gibi bir sürü örneği tartışıyor olmazdık. Bu örnekleri de bir sürü arttırabiliriz. Bu durumların bu şehre yarattığı kayıpları lütfen bir hatırlayın. Trabzon’un bırakın master planını henüz bir ulaşım planı dahi bulunmuyor.

Bu şehri sevmek, sadece tarihi ile övünmek değildir. Bu şehri sevmek, usul, üslup ve gereğince yanlış yapılanları gündem etmek, doğru olanları desteklemektir. Kişiye, partiye, çıkara göre karşı taraf ya da yan taraf olmak değildir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmektir. Yanlış bilineni düzeltebilmektir. Bazen çözüm diye yaptığımız şeyin daha büyük bir çözümsüzlük yaratmak olduğunu görmüyoruz. Trabzon için bu şekilde konu edeceğimiz bir sürü örnek vardır.
O kadar çok şey yazmak istiyor insan ki. İşim gereği, bu şehirden gitmiş, 2013 yılında bu şehre tekrar dönmüş biri olarak görüyorum ki şehrim her alan da yerinde saymış hatta geriye gitmiştir.

Bir Samsun, Kayseri, Eskişehir örneği görüyorum. Son 15 yılda kendilerini nasıl değiştirmişler nasıl yapılandırmışlar ve nasıl gelişmişler.  Zamanında atmadığımız adımlar, seçmek ve seçilmek uğruna göz ardı ettiğimiz tercihler bu şehrin bugününü oluşturmuştur.

Bu şehrin yerel yönetimlerine, İdari makamlarına, Üniversitelerine, Ticaret ve Meslek Odalarına, tabi ki siyasilerine şehrin yönünün değişmesi, güçlenmesi ve kaybettiklerini geri kazanması için yüksek düzeyde sorumluluk düşmektedir. Bu kadar zenginliği olan bir şehir, daha iyi olmayı hak ediyor.

Trabzon, doğusundan ve güneyinden göç alan bir şehir olmaktan çıkıp batıdan göç alan, kendi çocuğuna gelecek sağlayabilen bir şehir olmalıdır. Ve hepimiz bunun için elimizi taşın altına koymalıyız.
Bu durum hepimizin sorumluluğudur.